Balyoz'da Kürtler, Filistinliler gibi ezilecekti

Balyoz'da Kürtler, Filistinliler gibi ezilecekti

Genelkurmay'ın "bilgimiz dahilinde yapıldı", cuntanın başı Çetin Doğan'ın "savaş oyunu" dediği seminerde Güneydoğu'daki halk adeta Filistinliler gibi görülüyor. Ege Ordu Komutanlığı'ndan 2007 yılında emekliye ayrılan Şükrü Sarıışık, 2003'te Birinci Ordu'da yapılan seminerde Yunanistan'la savaş senaryosunu anlatırken Güneydoğu ve İstanbul'a özel vurgu yapıyor. Sarıışık'ın senaryosu şöyle: "Özellikle bu iki bölgedeki olaylara İsrail örneğinde olduğu gibi kesin, süratli ve sert tedbirler alınmadığı takdirde bilhassa irticai olayların ülkeye yayılma potansiyeli mevcuttur."

Taraf Gazetesi, dönemin 5. Kolordu komutanı olan ve daha sonra MGK genel sekreterliği de yapan Korgeneral Şükrü Sarıışık'ın seminerde yaptığı sunumu yayımladı. Tatbikatta var olduğu kabul edilen en kötü senaryoyu anlatan Sarıışık, "Bu konudaki bir başarısızlık Türk Silahlı Kuvvetleri'nin pasifize olmasına, bunun sonucu olarak da Atatürk ilke ve inkılâplarının temeli olan Türkiye Cumhuriyeti'nin ortaçağ taassubuna bürünmüş bir yapıya dönmesine sebep olacaktır." dedi. Yapılması gerekeni şu çarpıcı sözlerle tarif ediyor: "Aldığımız istihbarat ve yaptığımız değerlendirmelere göre İstanbul'da yaklaşık 200-210 bin, İzmit'te 21 bin, Adapazarı'nda 12 bin olmak üzere toplam 240-250 bin kişinin irticai ve bölücü unsurlara destek verebileceği değerlendirilmektedir. Özellikle İstanbul ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi'ndeki olaylara İsrail örneğinde olduğu gibi kesin süratli ve sert tedbirler alınmadığı takdirde bilhassa irticai olayların ülke geneline yayılma ihtimali mevcuttur." Sarıışık'ın irticacı bir ayaklanmaya karşı acı reçetesi sadece İsrail gibi yapmakla sınırlı değil. Konuşmasının devamında Sarıışık irticai tehdidin tamamen ortadan kaldırılmasının yolunu da açıklıyor: Kurtuluş Savaşı'ndan sonra olduğu gibi gerekli tedbirler alınmalı ve irtica sempatizanları da asimile edilmelidir.

Toplumsal olaylarda acıma yok

Seminerde bu konuda Sarıışık ile hemfikir olan dönemin 1. Ordu Komutanı Çetin Doğan ise stratejinin adını koyuyor: Tepelemek. İşte Doğan'ın o sözleri: "Toplumsal olaylarda artık acıma, bilmem ne yapma filan yok. Ülkeyi götürmek isteyen bayrak açmış adamlar, yeşil bayrakla dolaşan insanlara karşı öyle tavizdir bilmem nedir efendim dağılınız bilmem ne dağılma değil toparlanma var. Tepeleme var. Başka bir şey yok. Yani bu olaylar yani bu hale gelmez, inşallah gelmez. Biz her türlü olasılığa karşı hazırlıklı olma bakımından söylüyorum. Böyle bir olay içerisinde efendim kalkanlarımızı elimize alacağız, joplarla bilmem ne yapacağız, megafonla ay şöyle yap kama düzenidir, hat düzenidir hayır bilmem nedir falan filan değil. Tabii teknikler kullanılır. Parçalanması için gereken şey kullanılır ama büyük ölçüde Silahlı Kuvvetler'in gücü ortaya konulur. Bütün dünyada böyledir bu zaten." Askerî yetkililerin "mutat bir savaş oyunu olduğunu" söylediği seminerde askerin bir sıkıyönetim sırasında birlikte çalışması gereken polise ve MİT'e de güvenmediği, onları kontrol altına almak için planlar yaptığı görülüyor.