Başlarken...

Başlarken...

Güneş doğar ve batar. Gece gündüzü kovalar. Mevsimler değişir. Rüzgârlar eser. Sıcak olur, soğuk olur. Bazen korku bazen sevinç. Sular hiç durmak bilmez. Kuşlar öter, sürüngenler bazen saklanır, bazen dolaşır. Her canlı ve cansız gizli bir dest ile şaşırmadan görevine devam eder. Verilen emirleri yerine getirir. Hayat bu ya bütün bunların fevkinde bir varlık; insan…

Aklı sayesinde hayatını idame ettirir. İnişlerden çıkışlardan seyrangâh olur. Bu varlık bazen semalarda dolaşır, bazen yerin derinliklerine iner kederli ve sevinçli zaman akımıyla cedelleşir. Bazen yücelir, bazen cüceleşir. Bazen paşa olur, bazen maşa. Eneden ben der. Zaman olur ayağa kalkamaz. Bazen kirli, bazen nurlu olur. Bu insan eksenli ilk yazımın penceresini açarken Allah'ın Rahman sıfatıyla başlarım. Alemlerin Rabbi olan Allah'a hamd ederim. Edep ve hâya mihengini bozmadan, ahlak çizgisini zedelemeden bina ve zina asrı olan ağır ve ahir zamanda yazı yazmak, ahkam kesmek, düzeltmeye çalışmak, tohum ekmek her babayiğidin işi olmasa gerek.

Temel kazmak, projesini güzel yapmak, rotasını belirlemek, sağlam tohum ekmek, dertlilere deva bulmak, tükenmez eczanelerden deva sunmak öz olarak asıl konumuz olan toplumu ifsad edenler, toplumu ıslah edenler, bir tarafta bina yıkılırken toz duman, bir taraftan yeniden temel kazmak, binayı sa'ya çalışmak dileğiyle son söz Bediüzzaman Said-i Nursi hazretlerine ait olmak üzere… Haykırarak diyor ki: “Büyük bir yangın var yangının alevleri göklere çıkmış yangının içinde evladım yanıyor. Ben ise yangını söndürmeye gidiyorum yolda yürürken ayağım yerelere takılsa ne ehemmiyeti var.”O Yangın dinsizliktir, vurgunculuktur, yalancılıktır, talancılıktır, hukuksuzluktur, sömürgeciliktir. Öz olarak ümmetin gençliğidir. Yazık!  Yangına bir avuç suyu sende dökmeye çalış.