Başlangıcı Olan Her Şey Son Bulur
Ezel ve ahir (başlangıcı ve sonu olmayan) olan sadece ALLAHTIR yaratılan her şeyin bir başlangıcı bir ilki vardır ve bunlar fanidirler yani er yâda geç bir bitiş süreleri vardır. Şu kâinatı muazzamadaki gözümüzün gördüğü ve göremediğimiz muazzam şeyler kâinat dâhil her şey bir gün son bulacaktır. Sürekli bir başlangıçlar ve bitişler silsilesi içerisinde yaşıyoruz. Ta ki kıyamet kopana kadar bu böyle devam edecek. Hayat kendi bir başlangıç ve bitiş, doğum ve ölüm anı ile belirlenen bir geçiş sürecidir. Biz insanoğlu belki bu iki anı belirleyemiyoruz ama bu ikisi arasında kalan hemen her başlangıç ve son -az veya çok- bizim kontrolümüzde değil. Her şey Yüce yaratıcımız, Rabbimiz Allahın tayin ve takdiri iledir. Allahın yaratıkları arasında en şereflisi ise insanladır. Tabi bu şeref sadece insan olanlar içindir. Yoksa insan görünümlü olup insanlıktan nasip alamamışlar için değil. Biz insanlar fani dünya da birer faniyiz, doğduğumuz günden itibaren her saniye bizi faniliğin son bulacağı, ebedi hayatın başlangıcı olan ölüme yaklaştırmaktadır.
Bitişler ve ayrılıklar hüzünlüdür her zaman. Beklenmedik bir anda geliverenleri de; geleceği bilinip hazırlık yapılanları da sevinçlidir. İster ani, ister yavaş yavaş gelsin fark etmez. Bitme vakti geldiyse geçen zamanın önemi kalmamıştır hüzün çökmüştür artık. Çünkü o an gelmiştir. Her nefesin bir sonu vardır. Alırsınız, verirsininiz. Aldığınız nefesi içinizde istediğiniz kadar tutma şansınız yok. Bir süre sonra vermek zorundasınız. Nefesi almak kadar vermek de doğal ve mecburidir çünkü vermediğiniz takdirde yaşayamazsınız. İlk emeklemeyle başlar kendi kendine hareketi insanın. İlk emekleme heyecanlandırır. İlk adımla başlayan yürüyüş yolculuğunda emekleme artık mazide kalan bir anı olmaya başlar. Tıpkı koşmaya başladığın zaman yürümenin heyecanını yitirmesi gibi. Eğer uçabilseydik koşmanın da heyecanı bitecekti.
Derken hayat tolculuğu başlayalı epey olmuştur bile
Geçmeyecek sandığımız nice günler su gibi akıp geçer. Farkına varsak da varmasak da.
İlk göz ağrısı da geçer. İlk baş ağrının annenin verdiği ağrı kesiciyle geçtiği gibi hem de. Şak diye
İçini kıpır kıpır titreten ve dünyanın yok oluşuna dek sürecek sandığın ilk göz ağrın.
İlk sevgilin de gider yanından. El ele tutuştuğunuz günler resimlerde tozlanmaya terk edilen klasikler arasına çoktan girmiştir bile. İstemesen bile ölüm ayırır sizi. Ölüme çare yoktur çünkü davetsiz gelir, davetsiz gidersin. Başlamak ne güzeldir. Hele gönül verilen bir şey ise başlanılan. Gönül çelen bir şey ise
Gönülden sevilen bir şeyse ta ki son buluncaya kadar.Ne zaman başladığı, nasıl başladığı önemli değildir artık. Her şey biter. Bitmez sandığın ömür gibi. Kim olduğun, nerede yaşadığın önemli değildir artık
Her şey gider. Gitmez sandığın annen, baban, kardeşin, akraba, dost, arkadaş, sevgili, yar, maşukun gibi ölüm alıp götürmüştür artık. Ne olduğu, kimin olduğu önemli değildir artık. Her şey biter.Veda edilir her şeye... Perde çekilir ve ışıklar söner. Her şey aslına rücu eder. Oysa fani dünyada birer misafir olduğumuzu ve her saniyemizin imtihanla geçtiğinin bilincinde miyiz? Eğer değilsek vay hailimize. Bu soruya verilecek en güzel cevabı ise yine bizler vereceğiz yani kendi yaşadığımız hayatın ne kadarını Allahın emir ve yasaklarına göre yaşadığımızı herkesten en iyi biz biliriz
Peki, fani hayattan ebedi hayat için hazırlık ve çalışmalarımız varmı? Ahiret yurdu için mi yoksa fani hayat için mi çalışıyoruz? Genel anlamda, faniliğin peşine takılıp gidiyoruz ebedi hayat için çalıştığımız pek söylenemez. Lakin gecesini gündüzüne katıp ebedi hayat için çalışan, Allahın rızasını kazanmış, sırra ulaşmış, ermiş, evliyalarımız, kâmil âlimlerimiz, Allahın dostları olan din adamlarımız var. Günahsız, Allahın dilsiz kullarım dediği, hayvanlar var, melek saflığında olan tertemiz çocuklar var. Bu saydıklarımın hürmetine Rabbimiz bütün insanlığa merhamet ediyor. Fani olduğumuzun bilincinde olmamız dileklerimle.
Selam ve dua ile