Bakan Çelik Urfa'ya sahip çıkacağına söz verdi

Bakan Çelik Urfa'ya sahip çıkacağına söz verdi

27 Haziran Pazartesi günü Polis evinde basın mensuplarıyla kahvaltıda bir araya gelen Bakan Faruk ÇELİK Urfa’nın acil sorunlarına çözüm getirmek için elinden gelen gayreti sarf edeceğini söyledi. Bakan Çelik konuşmasında yeni dönemin siyasi ve sosyal olaylarının fazla olacağının işaretlerini de verdi.

 

Kuşkusuz, eğer muhalefet adaba uygun hareket edip meclise gelirse,  TBM Meclisinde çok büyük tartışmaların olacağı muhakkaktır. Bu da demokrasimiz için bulunmaz bir fırsattır. Fakat önümüzdeki dönemde siyasi olayların başında ağır yenilgiye uğrayan CHP’nin yemin etmeyip meclisi boykot etmesi ve büyük bir zafer kazanan DP’lilerin de istedikleri çözüm şeklini hükümete dayatmak istemeleridir.

 

İşte Bakan Çelik bu ağır siyasi belirsizliğin gölgesinde Urfa’da bir basın toplantısı yaptı. Endişeli olduğu yüz ifadelerinden ve konuşma şeklinden anlaşılsa bile, seçimlerden güçlenerek çıkan hükümetin bir üyesi olarak Urfa’nın geleceği için çok umutlu bir konuşma yaptı denilebilir. Başta Abide kavşağındaki köprülü kavşağın yapılma projesinin devam etiğinden bahsetti.

 

Dört yüz projenin tamamının yapılacağının sözünü verdi. "Urfa’nın çözüm bekleyen projelerini önem açısından bir sıraya koydunuz mu?" şeklinde bir soru soran gazeteciye şu cevabı verdi: "Çözülecek projeleri önem sırasına koymak diye bir şey olmaz. Biz hangi sorunun hangi kolaylıkla çözülebileceğini araştırıyoruz. Söz gelimi, topçu meydanı projesi daha kolay çözülebilecek gibi görünüyor. Ama bu, onun en önemli proje olduğunu, diğer projelerin daha önemsiz olduğunu elbette ki göstermez. Üstelik Ceylanpınar’ın önemli projesi ayrı, Şanlıurfa’nın önem arz eden projesi ayrı, Siverek’in ayrıdır. Bunları birbirinden daha önemli veya az öneme sahip diye ayırmak mümkün değildir. Önemli olan hangi sorunu daha erken ve daha kolay çözebilmemizdir."

 

Fakat herkesin beklediği ve güncelliğini koruyan anayasa meselesine değinmedi. Anlaşılan bu konuda tek başına konuşmak istemiyordu. Ayrıca bir soru üzerine, Hükümetin hangi bakanlardan oluşacağını da bilmediğini söyledi. Fakat zımnen, bu yeni dönemde de bakanlığı devam edecek bir siyaset adamının rahatlığıyla konuştuğu belliydi.

 

Anlaşılıyor ki, hem Sayın Başbakan hem de hükümet üyeleri, yeni anayasanın oluşturulması ve Kürt meselesinin çözümü konusunda fazla acele etmek istemiyorlar. Hatta Kılıçdaroğlu: "Başbakanın bu sessizliğini hayretle karşılıyorum" dedi. Oysa Sayın Başbakan ilk günden beri Meclisi adres gösteriyor. Siz hem hükümete: "Kendinizi meclisin yerine koymayın" diyeceksiniz; hem de "Neden şimdiden meclis adına bazı adımlar atmıyorsunuz?" diye soracaksınız.

 

Daha dündü; 12 Haziran’dan önce, Sayın Başbakan yeni bakanlıkların isimlerini açıkladığında MHP lideri: "Bu halka karşı bir saygısızlıktır. Sanki seçimi kazanacakmış gibi konuşuyor" dememiş miydi? Hem Başbakan hem de Cumhurbaşkanı TBM Meclisini adres göstererek halkın iradesine saygılı olunmasını vurgulamış oldular.

Yani halktan % 50 oy desteği alan ve bir iddia sahibi olan Sayın Başbakan kalkıp şöyle mi demeli?

 

"Ey BDP’liler! Merak etmeyiniz, istediğiniz tüm konuları en kısa zamanda halletmeye çalışacağız. Ey MHP ve Ey CHP! Siz de merak etmeyiniz. Aday gösterdiğiniz Ergenekon sanıklarının meclise gelmeleri için gerekirse sadece onlar için bile anayasayı değiştireceğiz. Çünkü biz beyaz sayfa açtık." Böyle mi demeliydi yani? Eğer Başbakan böyle bir şey söylerse, siyasi bir iddiaya sahip olduğunu söyleyebilir miyiz? Halkın bu kadar desteklediği bir Başbakan, muhalefetin her tezini kabul ederse nasıl Başbakanlık yapabilir?