Başhekim İzzet Korkmaz neden gitti?

Başhekim İzzet Korkmaz neden gitti?

Balıklıgöl Devlet hastanesi (Eski Adı SSK) başhekimi Op. Dr. İzzet Korkmaz görevden alındı.

Balıklıgöl Devlet Hastanesi fiziki olarak çok değişti. Öncelikle Eyyübiye semtinde açtığı poliklinikle Şanlıurfa'da "devlet hastanesi" profili tersine "özel bir girişim" olarak Şanlıurfa için büyük bir kazanım olarak hafızalara kazındı.

Nitekim Şanlıurfa'nın yeni valisi (Dr. İzzet Korkmaza kıyasla) Sayın Nuri Okutan bir basın toplantısında Balıklıgöl hastanesinin açtığı Eyyübiye polikliniğinin diğer "devlet hastanelerine örnek olacağını" ve bu yönde bir çalışma başlatacaklarını ifade etmişti.

Balıklıgöl Devlet hastanesi ile ilgili olarak basına yansımayan gerek soyut, gerekse somut birçok bilgiye sahibim.

Özelikle değinmeden geçemeyeceğim iki noktayı açıklayayım; Başhekim Dr. İzzet Bey'in Hastane binasının arka tarafında bulunan lojmanları yıkıp yerine hastaneyi fiziki olarak büyütmek ve daha rahat bir çalışma ortamı sağlamak için ne çabalar verdiğini biliyorum.

Yine Hastanenin ön cephesinde boyunca 7-8 metre genişliğinde, ücretsiz otopark olarak kullanılan, karayollarına ait bir arazinin belediye tarafından toprakla doldurulduğunu bilirim. Halen hastanenin kapı kısmında bulunan bu topraktan oluşan toz dumanlar hastaneye giren çıkan hastaların ve çalışanların sağlığını tehdit etmeye devam ediyor. 

O özel hastaneler ile dirsek temasta bulunan hastane çalışanlarını mesailerini hastane için harcamaları konusunda uyardığı için, "kötü amir" ithamına maruz kalıyor ve hedef oluyordu.

İlaç mümesilerinin mesai saatleri içerinde hastaları atlayarak doktorları meşgul ettiği için ve "Sağlık Bakanlığının Genelgesine" dayanarak mümesilleri mesai saati dışında gelmelerini belirttiği için hedef oluyordu.

Sağlık bakanlığının "icapçı doktor" uygulamasını saat 24:00 kadar istediği, Baştabip Korkmaz'ın bu uygulamayı "uluslar arası İpek Yol"u üzerinde oldukları için hastalar lehine 24 saat esasına göre ayarlamasından dolayı hasta haklarını gözettiği için bazı "çalışanlar" tarafından sevilmiyordu.

Başta baştabip Op. Dr. İzzet Korkmaz'a, hastaneye ve yönetimine bir şekilde istediğini yapamayan bazı çevreler, çalışanı, geleni, gideni, vs… ortaya çıkan bir şahıs üzerinden İzzet Korkmaz'ı yıpratma kampanyası başlattılar.

Nice farklı yüzlerle yaklaşıp, başka amaçları beyan edenlere olumlu cevap vermediği için hedef oluyordu.

Hataları yok muydu? Tabii ki vardı, ama art niyet hataları değildi.

İnsan hatasız olur mu?

Pireleri deve yapanlara sorsan elbette çok hataları vardı.

Otoriter olması "gelene ağam" dememesi onu hedefe oturtmasına yetiyordu…

Nice yakıştırmalar oldu.

Ama dedikoduyu geçmedi anlatılanlar.

Yüzlerce "ihbar" yapıldı ama hiç birinde "yolsuzluğu" "arsızlığı" belgelenemedi.

Görevini alnının akıyla yaptı ve koltuktan ayrıldı.

Ama kaybeden Şanlıurfa oldu. Gelecek vaat eden heyecanlı bir evladını yitirdi.

Eğer sıra gecelerine katılsaydı, çiğ köfte üstü kadayıf yapsaydı eminim ki "baş tacı(!)" olurdu.

Belki "köfteci takıma" baş tacı olmadı ama halkın gönlünde taht kurarak veda etti.

İşte tam burada size "cuk" diye oturan bir fıkra anlatayım!..

Fıkra şu; Cennetteki iyi insanlardan birisi cehennemi görmek istemiş ve izin almış.

Cehennemde dolaşırken büyük yağ kazanlarının kaynadığını

Ve içinde insanların olduğunu görmüş...her kazanın başında bir zebani varmış ve çıkmaya çalışanın kafasına kepçe ile vurup geri düşürürmüş..

Bir kazanın başında nöbetçi zebani olmadığını görüp merakla sormuş burada neden kimse yok. Demişler ki; O kazandakiler Urfalılar. (Buraya Mersaviler de diyebilirsiniz)

 onlardan biri çıkıp kurtulmaya çalışırken diğeri onu ayağından çeker..

O yüzden nöbetçi koymadık. diye açıklar.

Sesiz çoğunluktakilerin Başhekime bakışı pozitif…

Güzel işler yaptın Sayın İzzet korkmaz…

 Hoş seda bıraktın geriye…

Yeni görevinde size başarılar dilerim…