Başbakana suikast girişimleri..
Sabah siren sesleri ile uyandım.
İtfaiye mi, ambulans mı, polis mi anlamak güç.
Cama baktığımda gördüğüm manzara şu.
Arka arkaya dizilmiş trafik çekicileri, anons ile herkesi cama kapıya çıkarmışlar, yol kenarındaki arabaların çekilmesini istiyorlar.
O arada duyan geliyor, duyamayanın arabası da bir meçhule gidiyor.
Aradan bir süre geçti, evden çıktığımda, Beylerbeyi sahilden Beykoza giden yolda, polis aracı ve polisten geçilmiyor.
Polise kim diye soracak olsam cevap vermeyeceğini bildiğim için, Başbakan burada mı? dedim.
- Evet, Sarayda şu anda, dedi.
Dün gece de İzmitten dönüşte TEM Otoyolunda gördüğüm manzara da bundan farklı değildi.
Yol kenarları, köprü üstleri polis arabası ve polis kaynıyordu.
İyi de, bu kadar yoğun güvenlik önlemnie ne gerek vardı?
Üstelik vatandaşın içinden geldiğini söyleyen bir Başbakan için bu kadar koruma önlemi çok da normal görünmüyor.
Başbakan olduğu dönemde Yıldırım Akbulutu görüyordum.
Merterdeki ağabeyine ziyarete geldiğinde yan komşunun bile haberi olmazken, Başbakan Erdoğanın her sokağa çıkışı ayrı bir olay.
Çok normal gelmedi bu durum bana.
Dün gece İzmitde Pusula Gençlik ve Düşünce Derneğinin düzenlediği konferansta konuşmacı olan Doç. Önder Aytaçın konuşma arasında ifade ettiği bir cümle dikkatimden kaçmadı.
Önder Aytaç; Kamuoyunun pek bilmemesine rağmen, Başbakana karşı tertip edilmiş on iki suikast girişiminin boşa çıkarıldığını söyledi.
Önder Aytaç, polisle içli dışlı olan, Dünya Polis Birliği Başkan Yardımcılığı görevini hala sürdüren, Polis Akademisinde de halen ders veren önemli bir akademisyen.
Bu yüzden de, Başbakana yönelik suikast iddiaları ile ilgili ifadelerini hafife almamak gerek.
Dün gece ve bugün gördüğüm manzara ile birleşince Önder Aytaçın sözleri, çok hoş olmayan bir durum çıkıyor ortaya.
Bu bir paranoya değilse gerçekten, durum vahim.
AKP İktidarı ile ilgili düşüncelerim ortada benim.
Ama ülkenin Başbakanı ise söz konusu olan, bir dakika derim.
Recep Tayyip Erdoğan, AKP Genel Başkanı ancak bu ülkenin de Başbakanı.
İcraatlarını eleştirmek gibi bir hakkımız var bizim, zaman zaman engellenmeye çalışılsa da.
Başbakandan ve yandaşlarından duyduğum rahatsızlıkları dile getirmekten de hiç çekinmem, bundan zararlı çıktığım zamanlar olsa da.
Ama bu ülkenin Başbakanına yönelik suikast ve benzeri bir girişimin karşısında yanında da kalkan olmaya hazırım.
Burası ne Ortadoğu Ülkesi ne de Üçüncü Dünya Ülkesi.
Artık bu ülkede, iktidarların seçim yolu ile değiştirilebileceği olgunlukta bir demokrasiye sahip olduğumuzu düşünüyorum.
Küresel gücün bir oyunu ise böyle bir tezgah, bu oyunu bozacak her karşı tezgahın yanında yer almak hepimizin borcu.
Ülkenin güvenliği ile ilgili meselelerde Meclise, Muhalefete bilgi vermekte nasıl cimri davranıyorsa Başbakan, bu konularda da aynı cimriliğini devam ettiriyor.
Ama bizler duyarlı vatandaşlar olarak, ülkemizle ilgili, ülke güvenliği ile ilgili her konuda bilgi sahibi olmak istiyoruz.
Bu ülkeyi yöneten Başbakan hakkında da, Başbakana yönelik -var ise- tehditler konusunda da bilgi sahibi olmak istiyoruz.