Ayrımcılığa uğrayan kadınlar

Ayrımcılığa uğrayan kadınlar

Birçok konuda ayırımcılığa uğrayan kadınların, namus cinayetlerinde bile ayırımcılığa tabi tutuldukları biliniyor.

Nitekim istatistikler namus cinayetlerinde genelde sadece kadınların öldürüldüğünü gösteriyor.  Başka bir deyimle, kadını zinaya zorlayan erkek çoğu zaman ölümden kurtuluyor.

Örneğin, namus cinayeti sebebiyle yılda 200 kadın öldürülüyorsa öldürülen erkek sayısı 25'i geçmiyor.

Yani namus sebebiyle öldürülen insanların ancak sekizde biri erkektir. Bunun iki sebebi vardır: Ya aile meclisinin o suçlu adama gücü yetmiyor; ya da suçlu adam yakın aile fertlerinden biridir. Bu iki sebepten dolayı suçu işleyen adam çoğu zaman ölümden kurtuluyor.

Bu durum namusunu temizlediğine inanan aile meclisini tatmin ettiği bilinmez ama kadına büyük bir haksızlık oluyor.

Medyanın adeta fuhşu teşvik eden tutumundan etkilenen ve insanî bir takım özelliklerini kaybeden bir adam Diyarbakır'da 15 yaşındaki yeğenine tecavüz ediyor ve kız amcasından hamile kalıyor. Hamileliğini titizlikle gizleyen kız hamileliğin yedinci ayına girdiğinde ailesi durumu fark ediyor. Hemen aile meclisi toplanıyor ve kızcağız kentin dışına götürülerek taşlarla recmedilmek suretiyle bebeğiyle birlikte öldürülüyor.

 Durumu fark eden polis kızı kurtarmak için koştuğunda kızın cenazesiyle karşılaşıyor. Ölüm kararı veren ailesi, hastane morgunda 15 gün bekleyen kızlarının cenazesini almayı reddediyor. Bu olayda kadın yalnız öldürülüyor. Tecavüzcüsü ise elini kolunu sallayıp serbest dolaşıyor.

Çünkü tecavüzcü amcanın da öldürülmesi halinde aile daha büyük bir ayıpla yüz yüze kalmış olacaktı. Bu yüzden 15 yaşındaki kız öldürüldüğü halde amcası öldürülmüyor.

Bir diğer örnek İstanbul'dan; yine Mardin'li bir ailenin 16 yaşındaki kızı bir erkek arkadaşı tarafından iğfal ediliyor ve durum aile tarafından fark ediliyor. Baba 18 yaşındaki oğlunu kız kardeşini öldürmekle görevlendiriyor.
Ne yazık ki, hayatın tehlikelerinden habersiz olan çocuk gözünü kırpmadan kız kardeşini öldürüyor. Durum emniyete intikal ettiğinde çocuk, kendisine ezberletildiği şekliyle, namusunu temizlediğini ve pişman olmadığını itiraf ediyor.

Ancak kıza tecavüz eden genç kaçmayı ve izini kaybettirmeyi başarıyor.
Bu konuda yaşanan en dramatik olay yine Diyarbakır'da meydana geldi. 2010 Ekiminin ortalarında 14 yaşındaki bir kız akrabalarından iki kişi tarafından tecavüze uğruyor.

Kız başına gelen felaketin acısıyla ablasına koşarak durumu anlatıyor. Ablası da durumu annesine anlatınca haber aile arasında çabucak yayılıyor.

Sonuçta tecavüzcülerin ağabeyleri gelerek kızın annesine: "Eğer bu haber ortaya çıkarsa biz de, siz de, hatta tüm aile rezil olacaktır. Kızın bu şekilde kalması da ayrı bir rezalet… Bir tek çaremiz kalıyor; o da kızı astırmak… Kıza söyleyin; kendisini bir iple assısın." Ve kızcağız ailenin baskısı sonucu kendisini asıyor. Tecavüzcüleri ise, hangi hayvana benzediklerini bilmiyorum ama muhtemelen ellerini ve kollarını sallayıp geziyorlar.  Zaman zaman cahiliye döneminin vahşetleini okur ve onlara lanet yağdırırız.

Oysa çağımızda yaşananlar cahiliye dönemine rahmet okutacak türden…

Örnekleri çoğaltmak mümkündür. Anacak bütün örneklerde görüldüğü gibi bir adam aile meclisini topluyor ve hamile kalarak ya da bekâretini kaybederek zina suçunu işlemiş ya da zina yapması muhtemel olan bir kadının öldürülmesine fetva veriyor.

Bu durumun, kendilerini Müslüman kabul edenlerin "Namusumuzu temizledik Efendim" diyerek mazeret beyan etmelerine rağmen İslam ile bağdaşması mümkün değildir.

Her şeyden önce devlet başkanı dışında hiç kimse zina suçunun cezasını infaz edemez. Aslında böyle cinayet işleyenler namuslarını değil, cehennemde yatacakları yeri şimdiden ayırtıp kalacakları çukuru şimdiden temizliyorlar.