Ayşe Böhürler baltayı taşa vurdu!

Ayşe Böhürler baltayı taşa vurdu!

Ayşe Böhürler baltayı taşa vurdu!

Gazeteci Ayşe Böhürler anlamadan yorum yaptı! Dolduruşa geldi! Araştırmadan köşe yazısı yazdı! Ve bakın neler oldu?

Yazdığı makale Ayşe Böhürler hanımefendiye hiç yakışmadı!

Ayşe Böhürler, Yeni Şafak gazetesindeki köşesinde 19.02.2011 tarihli “Tecavüzden korunma dini tavsiyeler...” başlıklı makalesinde maalesef baltayı taşa vurmuştur.

Kendileri bir haftadır medyada bilinçli, maksatlı ve art niyetli olarak yapılan yayınların tesiriyle okumadan, araştırmadan, sormadan ve incelemeden İslam Hukuku Profesörü Orhan ÇEKER’i suçlayıcı, rencide edici ve karalayıcı ifadelerde bulunmuştur. O mezkur makalesinde aynen şunları söylemektedir.

“Ancak İslam Hukuku Profesörü Çeker'in tecavüz gibi Allah'ın kesinkes yasakladığı büyük günahlardan kabul ettiği bir konuyu, bu hayvanlığı yapana değil de kışkırtıcı unsurlara sahip olarak kadına dayandırması, inanan inanmayan hepimizin tepkisini çekti.

Muhafazakâr kesimin kadınları olarak bu yorumlara karşı daha çok şerbetli olsak bile, biz bile pes ve daha çok şey dedik...”

Kanaatimizce Ayşe hanım neden “pes” dediğini söylerken hiç ama hiç ikna edici değildir. Zira kendileri meseleyi geniş boyutlu inceleselerdi göreceklerdi ki, Orhan Çeker’in sözleri tamamen “taciz” ile ilgilidir. O, konuşmasında “tecavüzden” hiç bahsetmemiştir. “Tecavüzü” işin içine katıp kafa karıştırmaya çalışan bazı medya organlarıdır. Bir kısım medyanın tuzağına düşerek ilavelerle zenginleştirilmiş ve yalanlar üzerine bina edilmiş taraflı haberleri kendine delil olarak alan, sonra da bunlar üzerine hüküm beyan eden kişinin yanılacağı ortadadır ve bu tür yaklaşımlar son derece tehlikelidir. Çünkü “taciz”  (molestation) ayrı “tecavüz” (rape) ise ayrı ayrı kavramlardır. Bu ikisini ayırt etmekten aciz olanların köşe yazıları kaleme almaları düşündürücüdür.

Dinin sosyal alanda görülür, bilinir, tanınır ve yaşanır olmasından rahatsız olan, bunu hazzetmeyen, içine sindiremeyen bir takım çevrelerin oyununa gelerek delilsiz bir şekilde böyle bir yorumu yapmak kendilerine hiç ama hiç yakışmamıştır.

Oysa araştırsalardı göreceklerdi ki sayın ÇEKER, “taciz” yapan erkekleri suçlu bulmaktadır. Sayın ÇEKER’in sözleri aynen şu şekildedir:

“Bu konuda suçu işleyenleri savunduğum anlaşılmasın. Elbette işlenen suç son derece iğrençtir. Lakin bu suçun işlenmesinde dekolte ve tahrik edici kıyafetler giyinen kadının da etkisi küçümsenmeyecek kadar büyüktür. Bu konuda tabi ki erkek suçludur ama kadının da suçu gözardı edilirse meseleyi çözümde yanlış adım atmış oluruz. Bu olayda her iki taraf da suçludur."

Böyle diyen bir akademisyenin sözlerini alıp okumadan, anlamadan, değerlendirmeden, sayın ÇEKER’in şahsi web sitesinden bu gerçekleri araştırıp teyit etmeden yalanlara kanarak böyle bir köşe yazısı yazmak son derece hatalı olmuştur. Bu itibarla sayın Böhürler baltayı taşa vurmuştur.

Dolayısıyla sayın Orhan ÇEKER hocadan ve okuyucularından özür dilemesi şart olmuştur. Kendi ifadesiyle belirtiği üzere “muhafazakâr kesimin kadınlarından biri olarak” artık bunu yapması üzerine bir vazifedir. Çünkü bu makaleyi yazmakla bu sorumluluğu da üzerine almıştır.

Belki de bazı liberal, laikçi ve sosyal demokrat kesime şirin görünmek adına bunu yapmıştır. Her ne amaçla bunu yapmış olursa olsun yanlış yaptığı ve alelacele bir makale yazdığı anlaşılmaktadır.

Oysa önemli olan, birilerine şirin ve sevimli görünmek değil, ilkeli ve tutarlı olmaktır. Kınayanın kınamasına aldırmadan her zaman doğruların ve adaletin yanında yer almaktır.

Çığırtkanlık yapan, bir bardak suda fırtına kopartan, akademik özgürlüğü bir ilahiyat hocasına çok gören, yapılan bir analizi bağırarak ve çağırarak tesirsiz hale getirmeye çalışan o kesimin esas tepkilerinin sayın ÇEKER’in şahsına değil, aslında İslam’a duydukları antipatinin bir sonucu ve dışa yansıması olduğu ifade edilebilir. Zira onlar her zaman yaptıkları gibi “alkole” din yasakladığı ve “tesettüre” din emrettiği için karşı çıkmaktadırlar. Niyetleri böyle olan bir kesime şirin görünmek adına böyle bir tavır takınmak ve araştırmadan köşe yazısı yazmak son derece popülist bir yaklaşım olsa gerektir.

Bu itibarla gazetecilik etik, ilke ve kurallarını hiçe sayan, gerçeği teyit etmeden yazan gazeteci Ayşe Böhürler’in bu köşe yazısı sebebiyle kamuoyundan özür dilemesi ve Orhan ÇEKER hocadan helallik istemesi farz olmuştur. Muhafazakarlık en azından bunu gerektirir. Bunu yapmadığı takdirde bir İslam hukuku hocasını parçalamak, susturmak, sindirmek ve linç etmek isteyenlerin değirmenine su taşıması nedeniyle vebalde kalacağını hatırlatıyor ve kendisini derin bir muhasebeye çağırıyoruz. Umarız bu çağrımız karşılıksız kalmayacak ve kendileri de hatalarını anlama ve gereğini yapma erdemini gösterebileceklerdir.

Kamuoyuna saygı ile duyurulur.

DİYANETHABERLER.COM