Ayasofya tezgahı!

Ayasofya tezgahı!

Star gazetesi yazarı Ahmet Taşgetiren, milli ve dini hiç bir davanın arkasında durmayan Gülen grubunun son günlerde ilginç bir şekilde ‘Ayasofya cami olarak ibadete açılsın’ kampanyası yürütmesine dikkat çekti.

Hükümet’in Ayasofya’nın ibadete açılması yönünde çalışma yaptığı haberleri gelirken, Gülen grubunun kampanyalarının da bu zamana gelmesi dikkat çekti. Ahmet Taşgetiren, ‘Batı dostu’ dediği Gülen grubunun bu tavrını sorguladı.

İşte Taşgetiren’in yazısı:

Ankara’da, Hükümet cenahından Ayasofya’nın açılması yönünde sessiz sedasız, bir çalışma yapıldığı yönünde tam te’yid edilmeyen haberler gelirken, Zaman’da Fethullah Gülen imzalı, 1990 yılında Yeni Ümit dergisinde yayınlanmış bir yazıya yer veriliyor. Yazı, Ayasofya’nın mana ve ehemmiyetine ilişkin bildiğimiz “Müslüman tavrı”nı dile getiriyor.

Bugünlerde… İlginç!

Ona paralel, Ak Parti’den istifa eden Camia’ya yakınlığı ile tanınan Burdur milletvekili Hami Yıldırım, TBMM Başkanlığı’na “Ayasofya’nın ibadete açılması” talebini dile getiren bir başvuruda bulunuyor. Artı Başbakan Erdoğan’a, Ayasofya’nın açılması teklifine ne diyeceğine dair bir soru önergesi veriliyor.

Bugünlerde… İlginç!

Ve bugünlerde Bugün gazetesinin “Hizmet Hareketi’nden AYASOFYA açılımı” başlıklı haberini okuyoruz. Camia, Twitter üzerinden “Ayasofya ibadete açılsın” kampanyası başlatıyor ve 14 dakika içinde kampanya Türkiye ve dünyanın en yüksek TT’sine ulaşmayı başarıyor.

Şaşırtıcı bir durumla karşı karşıya olduğumuz kesin.

“Ayasofya’nın açılması” yönünde bir girişim Hükümet için yadırganmaz. Gül – Erdoğan – Arınç gibi isimler, gençliklerinden beri “Ayasofya açılsın” sloganları ile yürekleri dolmuş insanlar. Gönüllerinde hep ibadete açılmış bir Ayasofya ümidi yaşayıp gelmiştir. Ama, Ayasofya’nın reel-politiğini de hep dikkate almışlardır. Acaba Ankara’dan gelen bilgiler, Hükümetin bu noktada bir tercih noktasına geldiğini mi göstermektedir? Bu bir soru.

Camia’ya gelince, o yapının, Vatikan’la, Patrikhane ile, ABD ve Avrupa Hıristiyan dünyası ile “Diyalog” ilişkileri biliniyor. Hatta Ak Parti ile yaşanan gerilimin, öncelikle, Ak Parti’nin Batı ile (Ve İsrail ile) mesafeli hatta gerilimli ilişkilerine itirazdan kaynaklandığı da biliniyor.

Camia’nin “Diyalog”u küresel çalışmalara Batılı güç odaklarının tepki göstermemesi arzusuyla tercih ettiği de bir vakıa.

Bugüne kadar böyle gelinmişken, Ayasofya gibi, Batı dünyasının en duyarlı olduğu bir konuda Hükümet’i sollama niteliği taşıyan bir girişimi başlatmalarının sebebi ne olabilir?

Ak Parti İstanbul milletvekili Bülent Turan’ın dediği gibi “rol çalma” girişimi mi?

Ben, aslında bu işte “rol çalma” hamlesinin bile Camia’nın Batı ile ilişkileri adına bir tür risk alma niteliği taşıdığını düşünürüm. O yüzden Camia ya Batı ile ilişkileri, yani “Diyalog”u riske atmayı göze almış oluyor, ki çok stratejik bir karar anlamına geliyor, ya da başka bir şeyi hesaplıyor. Acaba neyi?

Dün, yine Bugün gazetesinde Nuh Gönültaş’ın bir yazısı vardı. Nuh, bir ara fazla agresif bulunduğu için yazılarına ara verilen, ancak

son gerilimde, muhtemelen böyle bir agresifliğe duyulan ihtiyaç sebebiyle yeniden yazdırılan bir Camia yazarı.

Nuh’un dünkü yazısı, tam anlamıyla ters köşeye yatmış bir yazı. Başlığı şu: “Türkiye Ayasofya’yı açabilecek kadar güçlendi mi yoksa bu bir tuzak mı?”

Bu başlığın hemen altına şu cümleyi yazmış:

“Bunu sordum ya, malum siyasal İslamcılar “Paraleller, Ayasofya’nın cami olarak açılmasına karşı çıkıyorlar” diyecek.

Desinler önemsemiyorum! Ülkemin geleceği onların benim hakkımdaki düşüncelerinden daha önemlidir.”

Belli ki Nuh yazıyı, “Hükümetin Ayasofya’yı açma girişimi” varsayımını dikkate alarak ve “İlk turda Cumhurbaşkanı seçtirme yatırımı” hesabına bağlayarak yazmış. Belli ki Camia’nın kampanyasını ıskalamış.

Bakın neler yazmış:

“Ayasofya elbette açılmalı ama Türkiye’nin henüz Ayasofya’yı açabilecek kadar güçlü bir ülke olmadığını, açsa bile onu açık tutabilecek gücü ve kudreti olmadığını söylüyorum.

“Yeni Türkiye’nin kurucularının Ayasofya’yı niçin müze statüsüne getirdikleri, vesayetin niteliği ile alakalı bir durum. Türkiye’nin kurulmasına vesayet edenlerin bir tercihi.

“Dünyada o vesayet düzeni bugün yeni bir şekil aldı. Türkiye ise o düzeni aşabilecek bir güç ve kudrete sahip değil. Dolayısıyla belki açanlara ilk turda cumhurbaşkanlığını kazandırır fakat dünyada mevcut hakim güç ve kültür ortamında Ayasofya’yı açma girişimleri ülkemizin başına yeni dertler açmaktan başka bir işe yaramaz.”

Nuh’un satırlarında doğrular var, ama galiba yazıldığı zaman sorunlu. Şimdi Nuh’a soralım: Acaba Camia, “Ayasofya açılsın” kampanyası ile hangi turda neyi kazanmayı hedeflemiş olabilir? Ve ülkenin başına hangi dertler açılır?