AYARLARINA BALANS

AYARLARINA BALANS
28 Şubat post modern darbesinin mimarı olan Çevik Bir’in o zamanlarda sarf ettiği “Demokrasiye balans ayarı verdik” sözleri zihinlerimizdeki tazeliğini hala koruyur. Yine o sıralar bir asker dönemin İçişleri bakanı olan, Meral AKŞENER hanımefendi için hayâsız ve edepsizce sarf ettiği “bakanlığın önünde yağlı kazığa oturturum” sözleri ise asla unutulmaz. Ani bir çevik-likle nerede ise Türkiye’nin altını üstüne getirecekti. Bu adam ahtapot gibidir. İslam düşmanı olan tüm Devletlerle derin ilişkileri vardır. Bakmayın siz onların gözaltında iken namaz kıldıklarına sıkışınca böyle yapıyorlar. Bir zamanlar namaz kılanlara karışı düşmanca davranan başkasımı idi? Özellikle Siyonistlerin “bizim oğlan” dedikleri Çevik BİR onların kuklası, piyonu ve maşasıdır.
Öncelikle o dönemde mağdur ve çeşitli eleştirilere maruz kalan 54. Hükümetin Başbakanı olan rahmetli Prof. Dr. Necmeddin Erbakan hocamıza Allah’tan Rahmet diliyorum. Keşke ömrü vefa etseydi de bunların hesap verdiğini görseydi. O süreçle birlikte özellikle İsrail ve ABD nin katkıları ile İslam ve ülkemize karşı çeşitli senaryolar sahnelendi, ulusalcıların çığırtkanlığı, Müslüm Gündüzler, Fadime Şahinler, Ali Kalkancılar, siyah cübbeleri, uzun saçları ve asaları ile kafa sallayan aczmendiler v.s. İrtica yaygaraları laiklik ve Kemalizm elden gidiyor ve şeriat geliyor gibi bahanelerle ülkemizi kaosa sürüklemeye çalıştılar.
O dönemde bu sürece çanak tutan, 8 kere milleti uyutup iktidara gelen ve sıkışınca “Şapkamı alır giderim” diyen, başörtülü kızlarımız için Arabistan’a gitsinler diyen darbelerin gülü çoban sülü ve bu işe çanak tutan ekibi de hesap vermelidirler. Ne hikmetse kimse ondan bahsetmiyor ne iş? Anlamış değilim. Hâl bu ki bence her şey onun başının altından çıkıyordu. Kıtlık ve kuyruk dönemlerini hatırlayınız. Rahmetli Bülent Ecevit başbakan olunca, o da bir talimatla tüp gaz, yağ, şeker, petrol ürünlerine kadar her şeyi stoklattı ve kuyruklar başladı neden mi? Halk oy vermediği için halkı cezalandırıyordu. Halk da hala “baba baba” diye peşinden koşuyor elini öpmek için sıraya giriyor oy veriyordu.     
Gün oldu devran döndü Sincan’da tankları yürütüp sahte kahramanlık yapıp Millete balans ayarı vermeye çalışanlar, şimdi Sincan cezaevinde kendi balanslarına ayar yaptırıyorlar. 2.Dalga ile gözaltına alınan o askerin “yağsız ve budaklı kazığa oturtulma” zamanıdır. Hapis yatma korkusu ile halt ettiklerini inkâr ediyorlar, biz yapmadık deyip güya kendilerini masum gibi göstermeye çalışıyorlar. Peki, kim yaptı veya kimler emir verdi? 1 numara kim? Onun veya onların isimlerini açıklasınlar. Şayet yalan değil ise, kesinlikle Bakanlar Kurulu kararı veya MGK kararları olduğunu tahmin etmiyorum. Referandumda; “Hayırda hayır vardır” diyenler her zaman yaptıkları gibi birkaç yüzlü davranıp şimdi de hem müdahil olmak istiyorlar hem de intikam, rövanş alınıyor diyorlar. Peki, adalet ne için var? Haksızlığa karşı hakkın yerini bulması için değimli? Onların Müslüman halka yaptıkları zulmün binde birini onlara yapmak lazım... Fakat nerde... Aslında saçmalıyorlar ne dediklerini kendileri de bilmiyorlar. Türkiye’deki bu kesim hem gerici hem cahil, bunların kafaları yeniliğe kapalıdır beyinleri çocuklukta nasıl yıkanmışsa, ölüme kadar aynı kafa ile hareket ederler.
Onlarda biliyorlar ki her şeyin bir karşılığı vardır. İyi veya kötü ne olursa olsun mükâfat veya ceza verilir. İlahi adalet tecelli eder. Hiç kimsenin yapmış olduğu kötülük yanına kar kalmaz ve kalmayacaktır inşallah. Aslında bizler hesabın ahirette alınacağını düşünüyorduk ama Yüce Rabbimiz bir kısmını bu dünyada bizlere görmeyi nasip etti sonsuz şükürler olsun. Hanımları başörtülü, kendileri namaz kılıyor diye, personelini irticacı diye telefonlarını izinsiz dinleyecek, fişleyip görevlerinden alıp hayallerini yıkacak, hayatlarını karartacak sonra da bir siyasi parti lideri ve mensupları çıkıp intikam alınıyor diyecekler. Bu arada yeri gelmişken söylemeliyim azınlıklar ordudan temizlenmedikçe biz bunları duymaya ihanetleri okumaya devam ederiz. Onlar var olduğu sürece, ne askerlik yapan çocuklarımızın can güvenliği ne de vatanımızın emniyeti güvence altında değildir. Asker çocuklarımızı,  terörün önüne yem olarak atmaya devam edecekler. Birde bu sürecin medya ve sivil ayakları var o zamanlarda korkudan da olsa yağcılık yapan gazete patronları ile sivil bürokratlarda yargılanmalıdırlar. Yoksa adalet tam olarak tecelli etmemiş olur. 28 Şubat’ın piyonları Müslümanlara karşı başlattıkları savaşı bin yıl sürdüreceklerini sanıyorlardı, gerçek güç ve kuvvet sahibi Allah-u Azim-uşşan’ı hiç akıl edemiyorlardı. Bu zalimlerin tuzaklarını Cenabı Hak başlarına geçirdi. Mazlumların “Ahh”ları hapishanelere attırdı sözde “Şah”ları.