Atatürk ne kadar vergi ödüyordu?

Atatürk ne kadar vergi ödüyordu?

Şükrü Kızılot, Hürriyetteki “Atatürk, vergi ve ekonomi” başlıklı yazısında, Atatürkün Cumhurbaşkanlığı aylığının ne kadar olduğunu ve ne kadar vergi ödediğini yazdı:

ATATÜRK, yurt gezilerinden birinde, tarlasında çift süren bir çiftçi ile karşılaşır.

- Kolay gele, bereketli ola Ağa...
- Allah razı olsun Bey...
- Hayrola Ağa, öküzün tekine ne oldu?
- Devlete vergi borcumuz vardı bey, icra kapımızı çalınca çaresiz kaldık, koca öküzü satıp borcumuzu ödedik.
- Sağlık olsun ağa...
diyerek, konuşmasını kısa keser.
Çiftçinin adının Halil Ağa olduğunu öğrenen Atatürk; Salih Bozoku yanına çağırır;
- Salih, yarın sabah git Halil Ağayı bul, bana getir. Benim kim olduğumu sorarsa, bizim bey seni bir kahve içmeye çağırıyor de...
Ertesi gün; Salih Bozok, Halil Ağayı bulur ve Atatürkün yanına getirir. Atatürk Halil Ağaya dönerek; “Halil Ağa, anlat şu vergi işini bir daha” der.

İCRAYLA SATILAN ÖKÜZ
Halil Ağa, tekrar anlatır. Atatürk kaşlarını çatarak İsmet Paşa ve Şükrü Kayaya dönerek;
- Arkadaşlar, biz İstiklal Savaşını Halil Ağanın öküzünü icra yoluyla satalım diye yapmadık. Vatandaşı böyle mi koruyacağız? Gerekirse vergi borcu ertelenebilir. Köylünün çift sürdüğü öküzü elinden alınmaz.
Bu konuşma üzerine, olayı fark eden Halil Ağa Atatürke dönerek;
- Sen Atatürk Paşamsın galiba, ne olur beni bağışla kusur ettim
diye yalvaracak olur. Atatürk, bir yandan tebessüm eder bir yandan da Halil Ağanın sırtını okşayarak;
- Sana güle güle Halil Ağa, sen bizim gözümüzü açtın...
der ve Halil Ağayı ayakta uğurlar (Noelle ROGER, Olaylar ve Atatürk, s.41-42).

ATATÜRKÜN ÖDEDİĞİ VERGİ
Para ve mala karşı eğilimi olmayan Atatürkün; Cumhurbaşkanlığı maaşı, ödeneği ve emekli aylığından başka geliri yoktu.
Cumhurbaşkanlığı aylığı ve ödeneği, 1927ye kadar 5.000 lirası aylığı olmak üzere 7.000 liraydı. 1927de bunlara, genel bir yasa ile “pahalılık zammı” adı ile 2.480 lira eklenir.
1927 ve 1928de, bu gelirinden toplam 453 lira, 1929 ve 1930da 724 lira, 1931de de 1.293 lira vergi kesilir. Kendisine net ödenen 13.186 liraydı.
1932 yılında çıkan bir yasa ile yüksek maaş ve ücretlere ağır vergi konulur. Buna göre, Atatürkün maaş ve ödeneğinden kesilen vergi 5.401 liraya çıkar ve ayda net 9.078 lira almaya başlar.
Özetle, Atatürk o dönemde, eline geçen net aylığın yüzde 60ı oranında vergi ödüyormuş...

ATATÜRK VE EKONOMİ
Atatürk, savaş döneminde bile ekonominin önemli olduğunu vurgulayarak, ekonominin durmaması gerektiğine değiniyor ve “ekonomi varsa insan vardır, devlete de gelir vardır” diyordu.
Yabancı sermayeyi, ekonomi politikamıza uygun olduğu sürece desteklemenin gerektiğini belirtiyordu.
Atatürkün 17 Şubat 1923de, İzmirde İktisat Kongresinde “... ekonomiye, birinci derece önem vermek zorundayız. Kılıçla zafer kazananlar, sapanla zafer kazananlara mağlup olmaya ve sonuçta yerlerini onlara vermeye mecburdur. Ekonomi herşey demektir... İnsan varlığı için ne gerekliyse, onların hepsi demektir. Ziraat demektir, ticaret demektir, çalışma demektir...” sözleriyle ekonominin önemini net olarak ortaya koydu.

BÜYÜK ADAM
Atatürkün öldüğü gün, İstanbul Üniversitesinde ders okutan bir Alman profesörü, derse girdiğinde öğrencilerinin üzgün halini görünce, yüreği parça parça olmuş halde, üniversite rektörüne telefon ederek;
- Bugün ders veremeyeceğim, ne yapayım dersiniz?
diye sordu;
Rektör, yabancı profesöre, şu cevabı verdi;
- Sizin memleketinizde büyük bir adam ölünce ne yapılırsa onu yapın...
Rektörün bu sözlerine yabancı profesörün cevabı şu oldu;
- Almanyada hiç bu kadar büyük bir adam ölmedi...