Asteks inovasyon ruhuyla müşterilerini yarının endüstrisine hazırlıyor
Yarım asrı aşan tarihi ile Asteks, inovasyon odaklı çalışmalarla tekstil endüstrisine değer katıyor. Apron, manşon ve rektefiye makineleri geliştiren firma, aynı zamanda Endüstri 4.0 odaklı yeni uygulama alanlarında da çözümler sunuyor.
Apron, manşon ve rektefiye teknolojileri uzmanı Asteks, 1970 yılında başlayan sektörel yolculuğunda, yenilikçi vizyonuyla tekstil endüstrisinin önde gelen partnerlerinden biri olmayı başardı. Günümüzde İstanbul’daki 11 bin metrekare alana sahip modern tesisinde üretimini devam ettiren firma, küresel tekstil endüstrisinin önde gelen pazarlarına ihracat gerçekleştiriyor. 1997 yılındaki yeniden yapılanma sonrasında Ar-Ge çalışmalarına hız veren Asteks, böylece salt bir ara mal tedarikçisi olmanın ötesine geçerek bir teknoloji üreticisi konumuna yükseldi.
İnovasyonun her zaman firmanın temel yapı taşlarından biri olduğunu söyleyen Asteks Ar-Ge ve Teknik Destek Mühendisi Mesut Yüksel, bu konuda yapılan yatırımların firmanın geleceğini şekillendireceğine dikkat çekti. Yüksel; “İnovasyonu sadece rekabette pazar payını artırmak, ürün ve hizmet kalitesini geliştirmek olarak görmüyoruz. Asteks için inovasyon, üretim süreçlerinde verimliliği artırmak ve maliyetleri düşürmek için de ayrı bir öneme sahiptir. Tekstil endüstrisinde dönüşüm ve değişim hiç olmadığı kadar hızlandı ve buna ayak uydurmak için kesintisiz bir inovasyon kaçınılmaz. Sürdürülebilir bir yaşam için değişime ayak uydurmak ve inovasyonla değer kazanmış ürünlerimizle bu dönüşümün bir parçası olmak için çalışmalarımızı sürdürüyoruz.”
15 yıl önce kurulan Ar-Ge departmanı yeni çözümlerin merkezine dönüştü
1997 yılındaki yeniden yapılanmayı hatırlatan Mesut Yüksel, bu dönemde mühendisliğiyle ünlü İsviçre’den apron ve manşon üretim teknolojilerinin alındığına ve ISO çalışmalarının gerçekleştirildiğine değindi. Yüksel, artan ve çeşitlenen talepleri karşılamak, pazarda rekabetçi olmak ve yeni ürünler sunmak için yaklaşık 15 yıl önce Ar-Ge çalışmalarının başladığını dile getirdi. Yüksel; “Asteks inovasyon çalışmaları için Ar-Ge departmanını oluştururken disiplinlerarası bir yapıya ihtiyaç duyulduğunu gördü. Bu nedenle burada endüstri, kimya ve makine mühendislerinin yanı sıra iplik teknologları da koordineli bir şekilde çalışmaya başladı. Araştırmaların teknik yönünün yanı sıra uygulamaya dönük potansiyelinin de geliştirilmesi için 2019 yılından itibaren bir tekstil mühendisi olarak ben bu ekibe dahil oldum” dedi.
Ar-Ge faaliyetlerinin hem mevcut alandaki ürünlerin geliştirilmesine hem de yeni uygulama alanlarına dönük yol açıcı yeni çözümlere odaklandığını açıklayan Yüksel, Asteks’in önemli bir Ar-Ge bütçesi ile bu çalışmaları kesintisiz sürdürdüğünü ifade etti. %100 kurum içinde gerçekleşen bu çalışmalar sayesinde Asteks’in artık teknoloji üreten bir şirkete dönüştüğünü belirten Yüksel, yeni nesil apron ve manşonların artırılmış performans ve dayanıklılıklarıyla, rektefiye makinelerinin ise yüksek otomasyon özellikleriyle pazarda dikkat çektiğini söyledi.
Yüksel, ürün geliştirme süreci hakkında şu detayları paylaştı; “Öncelikle İhtiyaç Analizi aşaması vardır. Burada müşteriden gelen geri bildirimler ve talepler çerçevesinde değerlendirmeler yapılır. Tasarım olarak tanımladığımız ikinci aşamada ürün tasarımı yapılır ve prototipler üretilir. Geliştirme aşamasında ise ürünün imalatı ve testleri gerçekleştirilir. Bu süreçlerden başarıyla geçen ürünler Pazarlama aşamasına ulaşır. Burada ürünün pazarlama stratejileri oluşturulur ve hedef müşterilere tanıtılır. Beşinci ve son aşama olan Dağıtım’da ise ürün artık ticari olarak pazarla buluşur ve satış sonrası hizmetler başlar.”
Rektefiye dairesi Asteks çözümleriyle dijitalleşiyor
Türkiye pazarında lider konuma gelmelerini sağlayan apron ve manşonların yanı sıra son dönemde rektefiye alanındaki geliştirmelerin de tekstilcilerden büyük beğeni ve kabul gördüğünü dile getiren Mesut Yüksel, bu alandaki çalışmalarının hız kesmediğini vurguladı. Manşon taşlama makinelerinde otomasyonun arttığına dikkat çeken Yüksel, bu sayede rektefiye işleminin hızlı ve daha kolay hale gelirken, taşlama kalitesinin de belli bir standarda ulaştığını anlattı. Yüksel; “Bugün itibariyle yeni nesil rektefiye makinelerimizde yüksek bir otomasyon ve dijital bir işlem söz konusudur. Her yeni modelde bir yandan verimliliği ve kaliteyi artırırken diğer yandan taşlama işleminde manuel sorunları engellemek için otomasyonu güçlendiriyoruz. Makinelerimizde bulunan yazılımlar tamamen Asteks bünyesindeki mühendisler tarafından geliştirilmektedir. Sonuçta her yeni çözümle daha kompakt modeller geliştirerek, iplikhanelerin rektefiye dairelerinin vazgeçilmez partnerine dönüştük. Bu ise temelde AR-GE ve pazarlama başarımızın sonucudur” diye konuştu.
Ar-Ge çalışmalarının sadece rektefiye ile sınırlı kalmadığını açıklayan Yüksel, Endüstri 4.0 konsepti ile bütün endüstriyel işletmelere dönük önemli bir yeniliği de hayata geçirdiklerini ifade etti. Asteks’in farklı disiplinlerden mühendislerinin katılımıyla geliştirdiği 101-AGV Otomatik Yönlendirmeli Yük taşıma aracının geniş alanlarda çalışan tesisler için ideal bir lojistik çözümü olduğunu söyleyen Yüksel, bununla işletmelere tasarruf ve maliyet avantajları sunduklarını kaydetti. Yüksel nihai tüketici ve perakende ayağındaki hızlanma nedeniyle tekstil üreticilerinin de yenilikleri daha kısa sürelerde istediğini belirterek, Asteks’in tamamen kendi know-how ve üretim kabiliyetiyle bu talepleri karşıladığını belirtti.
“Müşterilerimiz aynı zamanda Ar-Ge partnerimizdir”
Asteks’in mevcut müşterilerinin büyük çoğunluğunun iplik üreticilerinden oluştuğunu ifade eden Mesut Yüksel, eğirmede işlenen birçok farklı elyaf nedeniyle farklı apron ve manşon türlerine ihtiyaç duyulduğunu ve bu talebin artmaya devam ettiğini paylaştı. Bu ürünlerin değişken parametrelere uygun çalışabilmesinin önemli olduğunu belirten Yüksel, apron ve manşonların çalışabileceği elyaflara dönük karakteristik özelliklerinin belirlenip ilk testlerin Asteks’in kendi kalite kontrol bölümünde gerçekleştirildiğini açıkladı. Yüksel şu detayları paylaştı:
“Burada yapılan mukavemet, kopma dayanımı, sürtünme katsayısı ve yüzey düzgünlüğü gibi testler sonrasında sahada denemeler yapılır ve müşterilerimizden aldığımız geri bildirimlerle ürünümüzü geliştirmeyi sürdürürüz. Örneğin S/CTA tip apronunun oluşturulmasında müşteri talebinin katkısı çok büyüktür. İşletmelerin klimatik şartları, apron ve manşonların kullanılacağı makineler ve işlenecek elyafların özellikleri sahada gerçek değerlerde test edildi. Ürünün karbon takviyesi ile kauçuk yapısının güçlendirilmesinin aşınma sorunlarının önüne geçtiğini gördük ve derhal uygulamaya geçtik. Uster test sonuçları bu konuda başarılı olduğumuzu gösterdi ve müşteri memnuniyeti sağladık. Geç kirlenme özelliğine sahip E-750 cer manşonumuzun geliştirilme hikayesi de benzer olarak sahada gerçekleşmiştir. Ürün geliştirme sürecinde bir partner olarak gördüğümüz müşterilerimiz daha iyisini yapmamızı, hatta pazarda ortaya çıkacak yeni talepleri erkenden görmemizi ve yol almamızı da sağlamaktadır. Bu nedenle bütün partnerlerimize, müşterilerimize bize duydukları güven için teşekkür etmek isterim.”
Son yıllarda sürdürülebilirlik ve daha yeşil tekstil üretim yöntemleri konusunda talepler oluştuğunu ve bu yönde teknolojik araştırmaların başladığını aktaran Yüksel, Asteks’in bu konularda da ciddi araştırmalar yaptığını ve pazara katma değer yaratan çözümler sunmaya başladığını söyledi. Katıldıkları fuarlarda en yeni ve rekabetçi Asteks çözümlerini endüstriyle buluşturduklarını belirten Yüksel, 8-14 Haziran tarihleri arasında Milano’da gerçekleştirilecek ITMA 2023 fuarına katılarak, inovasyon güçlerini bütün küresel pazara göstereceklerini sözlerine ekledi.”