Askerlik kalksın!..

Mesleğini askerlik olarak belirlemiş, şafak saymayan, sadece günlerin bitmesini bekleyerek hayatının kalanının planını yapan askerlerle verimli sonuç alınamayacağını kanıtlamıştır… Rota haber yazarı Siyah Türk yazdı:

Askerlik kalksın!..
Bedelli askerlik”… “Vicdani ret”…

Asker, ordu, terörle mücadele, asker ocağı laflarına karnım son derece tok..

Ben çok başka yerden bakıyorum olaya..

“Bence mecburi askerlik kaldırılmalı!...”

Bu cümlelerden “ordu düşmanlığı”, “toplumu askerlikten soğutmak” gibi basmakalıp anlamlar çıkaracaklara yazının devamını okumamalarını tavsiye ederim…

Daha önce de defalarca yazdım, Türkiye’de mecburi askerlik “toplumun devlet gücü karşısında terbiye edilme” aracıdır…

Bu ülkenin tüm erkekleri aleni itiraf etmeseler de hepsi bilir ki, askere er-erat olarak gidip de hakarete, küfre ve en küçük bir hatada dayağa maruz kalmayan kişi yoktur…

Son derece idealist duygular ile askerliğe koşan, erkekliğe adım atmanın adeta bir yolu olarak görülen orduya katılımın başında, acemi birliklerindeki birinci dakikadan itibaren psikolojik ezme taktiklerine maruz kalırlar…

Disiplin adı altında sadece bir parmak rütbesi yüksek olanın her tür hakaret, şiddet ve baskı hakkının tanındığı son derece acımasız bir uygulama vardır…

İşte internet ortamında yaşananları cesurca dile getiren insanların yaşadıklarını paylaştıkları bazı site linkleri:
http://www.facebook.com/pages/Askerler-Anlat%C4%B1yor/160056954038197

http://www.imza.la/firar

http://askerleranlatiyor.blogspot.com/

http://www.askerleranlatiyor.net/

Hadi diyelim, tüm bu olanlar sivil hayattan gelen koordine eksikliğine sahip bireyleri askeri hayatın zor şartlarına hazırlamak için yapılıyor…

Yine hepimiz biliyoruz ki, acemi er eğitim merkezlerinde dört ayın yarısı sadece selam alıp vermek, hazır olda durup rahata geçmek gibi “terörle mücadelede son derece gerekli?” eğitim medodları ile geçirilir…

Aslında verilen eğitimin temelinde “ordu en büyük kurumdur ve her şeyin hakimidir” cümlesini bilinçaltlarına çakma çabası vardır…

Eğitim son derece yetersiz ve göstermeliktir…

Askerler gerçek bir mücadele yerine sonu belirsiz bir serüvene gönderilirler…

Sadece son bir ayında silah alınarak yapılan eğitim sonunda kahraman askerler artık “terörle mücadeleye” hazırdırlar…

Siyasetin inisiyatif almaya çalıştığı dönemlerde bu kahraman ve süper donanımla askerlerimiz ya mayın tararken, ya devriyeden dönerken ya da kuş uçmaz bir dağ başındaki kabak gibi ortada bir karakolda baskın yerken şehit olurlar.

Onlar şehit olurlar, birileri emeline ulaşır, hep asker daha fazla asker isteyenlerin sesinin yüksek çıkması için gerekçe olurlar…

Ne yazık ki, hiçbir doğru düzgün hazırlığı olmadan terörle mücadele gönderilen askerleri hepimiz biliyoruz…

Kimse kendini kandırmasın…

Mesela Genelkurmay Başkanlığı her celp döneminde askere alınan personelin ülkeye dağılımını açıklasa da biz ne kadarı “usta birliği” adı altındaki zaman katline, ne kadarı “terörle mücadele bölgesine” gidiyor bilsek!..

Açıklayamazlar çünkü o zaman orduevlerinde, kışlalarda, askeri lojmanlarda ayak işleri yapanların miktarı ortaya çıkar…

Askerimizin çok büyük bir kısım, rütbeli subaylara hizmet ediyorlar…

Üstelik o rütbeli subayların içinde alkol, kumar, kadın gibi bir askerde olmaması gereken bütün kötü alışkanlıklara sahip olanlar hiç de az değil…

Tüm bu bilgiler ışığında “bedelli” ya da “vicdani ret” gibi gereksiz ayrıntılar ile uğraşılacağına “zorunlu askerlik” acilen kaldırılmalı ve profesyonel orduya geçilmelidir…

Türk ordusunda er-erat probleminden çok “subay sorunu” vardır…

Bunu ben değil, önceki genelkurmay başkanı Işık Koşaner kendi ağzıyla söylemedi mi?..

“Silahı bırakıp kaçan subay var” dediğini hepimiz duyduk…

Kendi işinin dışında her konuda söz söylemeye meraklı askeri hiyerarşik yapı düzeltilmeden “kutsal asker ocağı” söylemiyle gençleri ya ölüme ya da hizmetçiliğe göndermek tek kelimeyle ayıptır, günahtır…

Bu ayıp ve günah ne yazık ki uzun zamandır kurulmuş zemberek cümleler ve tartışılması yasaklanmış gölgelere hapsedilerek işlenmeye devam ediliyor…

Türkiye’nin kalabalık değil nitelikli askere ihtiyacı vardır…

Otuz yıldır devam eden terörle mücadelede gelinen nokta, uygulanan mevcut yöntemlerin başarısız olduğunu ortaya koymuştur…

Oysa, mesleğini askerlik olarak belirlemiş, şafak saymayan, sadece günlerin bitmesini bekleyerek hayatının kalanının planını yapan askerlerle verimli sonuç alınamayacağını kanıtlamıştır…

Bu iş iyi eğitilmiş, profesyonelce işini yapmayı düşünen, teskere gününe değil mücadelede başarıya konsantre olmuş donanımlı askerlerin işidir…

Yüz bin kişilik profesyonel bir ordunun bugünkü mücadeleden çok yüksek başarı kazanacağına tüm kalbimle inanıyorum…

Ayrıca kimse korkmasın, Türkiye bir dış saldırıya uğrarsa erkeği ve kadınıyla bu ülkenin her ferdi gerçek bir “peygamber ocağı ferdi” olarak üzerine düşeni yapmaktan çekinmez…

Atalarımızın yaptıkları yapacaklarımızın teminatıdır…

Muhtaç olduğumuz motivasyon şanlı tarihimizde fazlasıyla mevcuttur...

 

Siyah TÜRK / Rotahaber