'Çarpık kentleşme önüne geçilemeyecek sorunlar meydana getiriyor'
Çarpık kentleşmeden kaynaklanan sorunlar hakkında değerlendirmelerde bulunan Diyarbakır Kentsel Dönüşüm ve Şehircilik Derneği (DİKENT) Başkan Yardımcısı Zafer Yalçınkaya, çarpık yapılanmanın, önüne geçilemeyecek sorunları meydana getirdiğini dile getirdi.
Köylerden şehirlere olan kontrolsüz göç olaylarıyla artış gösteren çarpık kentleşme, sosyal, ekonomik, sağlık ve ulaşım yönünden birçok sorunu meydana getiriyor. Diyarbakır Kentsel Dönüşüm ve Şehircilik Derneği (DİKENT) Başkan Yardımcısı Zafer Yalçınkaya, özellikle çarpık yapılanmanın, önüne geçilemeyecek sorunları meydana getirdiğini belirterek çeşitli uyarılarda bulundu.
Çarpık kentleşmede mülki amirler ile belediyelerden kaynaklanan sebeplerin olduğuna vurgu yapan Zafer Yalçınkaya, “Çarpık kentleşme projesiz yapılan yapılardır. Çarpık kentleşmeden kaynaklanan sorunların başında ulaşım geliyor. Düşünün bir yerde yangın çıkıyor o yangına müdahale etmek için giden itfaiye olay yerine giremiyor. Sokaklar ve caddeler çok dar. Aynı zamanda çarpık kentleşmeden dolayı çocukların yaşam alanları kısıtlanıyor, sosyal faaliyetlerde bulunacak yer bulamıyor, yollarda ve sokak ortalarında oyun oynuyorlar. Bu da çocuğun gelişiminde bazı sorunlar meydana getiriyor. Aracınız olur park edecek yer bulamazsınız. Ferah bir ortam ararsınız ama bulamazsınız. Ayrıca çarpık kentleşme içerisinde yer alan yapılar yeteri kadar güneş alamıyor ve bu da hastalıkları tetikliyor.” dedi.
Yalçınkaya, “Aslında çarpık kentleşmenin önüne geçmekte belediye ve hükümet yetkililerinde iş bitiyor. Seçim zamanında ruhsatsız yapıların inşasına izin veriliyor. Daha sonra da bu yapılara ruhsat verilerek çarpık kentleşmeye neden oluyorlar. Bu anlamda çarpık kentleşme sadece Diyarbakır’ın değil, Türkiye’nin başlıca sorunlarındadır.” ifadelerini kullandı.
“Diyarbakır kentsel dönüşümde sıfır noktasındadır”
Çarpık kentleşmede tek çözümün kentsel dönüşüm olduğunu belirten Yalçınkaya, sözlerine şöyle devam etti: “Çarpık kentleşme olan yapılar tamamen yıkılıp yeniden, uygun projeli yapılar inşa edilmelidir. İşte kentsel dönüşüm burada başlıyor. Diyarbakır kentsel dönüşümde sıfır noktasındadır. Halkımız bu konu hakkında bilgi sahibi değil. Bizlerde halkımızı bilgilendirmek için buradayız.”
“Çarpık kentleşme içerisindeki yapılar doğal afetlerde en büyük zararı görür”
Çarpık kentleşme olan bölgelerde yeşil alanın da olmadığını dile getiren Yalçınkaya, “Bu da oradaki oksijenin kalitesini düşürür. Çarpık kentleşme içerisindeki yapılar doğal afetlerde en büyük zararı görür. Bu yapılarda can kaybı da meydana gelebilir. Diyarbakır’ın tarihi Sur ilçesinde çarpık kentleşme daha fazladır. Ayrıca Sur bölgesi heyelan bölgesidir. Ufak bir heyelanda Sur bölgesinde yapılar büyük zarar görür.” dedi.
Diyarbakır’ın deprem fay hattının çevresinden geçmesinden dolayı 2. derece deprem bölgesi olduğunu söyleyen Yalçınkaya, olası bir depremde çarpık yapıların ilk önce yıkılacağını ve bu yapılardan insanların canlı çıkma şansının olmadığı uyarısında bulundu.
Konut projelendirmesinde zemin etüdü yapılarak deprem etkisi araştırılması gerektiğini dile getiren Yalçınkaya, zemin etüdü dikkate alınarak yapılan yapıların depreme daha dayanıklı olduğunu ifade etti.
Öte yandan yapılan araştırmalara göre Türkiye'de, 1953'te kaçak yapı 80 bin civarında iken 1960'da 240 bin, 1970'te 600 bin, 1980'de ise 850 bini bulduğu belirtiliyor. Bugün ise bu sayının 5-6 milyonu bulduğu tahmin ediliyor.
Türkiye genelinde nüfusun yüzde 35 kadarı kaçak inşa edilmiş binalarda yaşıyor. Bu oran; Ankara'da yüzde 70, İstanbul'da yüzde 60-65, İzmir ve Adana'da yüzde 50, Samsun, Erzurum, Bursa ve Diyarbakır'da yüzde 40 dolaylarındadır. Ancak, göçün direkt etkilediği Diyarbakır ve Adana'da belirtilen oranlar yukarılara doğru çekilmektedir. (M.Hüseyin Temel – İLKHA)