Arda Turan: Allah'a inaniyorum, kafayı yemiyorum

Barcelona'da oynayan milli Futbolcu Arda Turan, verdiği bir röportajda "İnançlarım gereği, her şeyin Allah’tan geldiğine inanıyorum. Bu duygu da beni kafayı yemekten koruyor" diyerek inancın ne kadar önemli olduğunu açıkladı

Arda Turan: Allah'a inaniyorum, kafayı yemiyorum



Maçtan önce ısınırken Kur’an dinlediğini söyleyen Arda'nın, Hürriyet'te yer alan röportajda ilgili bölümler şöyle:

Nasıl oluyor da, kafayı yemiyorsun?

Ben tevekküle inanan bir insanım. İnançlarım gereği, her şeyin Allah’tan geldiğine inanıyorum. Bu duygu da beni kafayı yemekten koruyor. Bir de gerçekçiyim. Evet, futbolda gelebileceğim en üst noktaya geldim. Ama bir gün bu rüya bitecek. Buna hazırlıklıyım. Şu anda futbolculuğumda elimden gelenin en iyisini yapmaya çalışıyorum. Üzerinde Arda formasıyla top oynayan bir küçüğü görmenin verdiği manevi tatmin, anlatılır gibi değil. Doğru bir rol model olmak istiyorum.

Bugün geldiğin noktada en çok kime teşekkür ediyorsun?

En çok Allah’a, anneme-babama ve bana destek olan hocalarıma, arkadaşlarıma. Ben çok arkadaşı olan bir adamım. Onların varlığı bana hep güç verdi, diri ve canlı tuttu. Her zaman evimde beş-altı çocukluk arkadaşım olur.

Isınırken Kur’an dinliyorum

Sahaya çıkarken ritüellerin var mı?

Isınmam 18 dakika sürüyor. Kalça ve bel hareketleri yapıyorum. O esnada Kur’an dinliyorum. İyi geliyor.

Dinle ilişkin ne zaman başladı?

Küçüklüğümde. Dedemle alakalı. Kendi içimde yaşarım. Benim Umre’ye gittiğimi de kimse bilmez. İki-üç sene önce...

Ne ben seni yargılayabilirim ne sen beni

Ekşi Sözlük’e baktım, 900 küsur sayfa yazılmış hakkında...

Orada bana inanılmaz geçiriyorlar. Bazısı mantıklı. Ama içinde zekâ olmayan eleştiriler de var...

Senin için, “Allah, kitap, din, kandil gibi kelimeleri dilinden düşürmeyen, ancak âlemlere akmayı çok seven bir arkadaş” diyorlar, kızıyor musun?

Hiç kızmıyorum...

“İkisi de benim” mi diyorsun?

Bizim kitabımızda, hepimizin hesabı Allah’la. Kalplerdekini en iyi Allah bilir. Hiçbir kul, hiçbir kulu yargılayamaz. Ne ben seni yargılayabilirim ne sen beni. Ama İslam dini yanlış anlatıldığı için bizler pek çok sıkıntı yaşıyoruz. Benim evime, beş vakit namaz kılan da geliyor, ateist olan da, sabah-akşam şarap içen de... Hepimiz aynı sofrada buluşuyoruz, hepsinin de başımın üzerinde yeri var. İbadetimi de, sevaplarımı da, günahlarımı da kimse bilemez. Güzel bir söz var: “Günahından haberiniz olabilir ama tövbesinden var mı?” Kısacası hakkımda bu şekilde atıp tutanlara kızmıyorum, onlar için üzülüyorum.