Arap Saçı mı, Türk Saçı mı?
Birinci cihan harbinden bu yana geçen yüz yıl İslam ümmeti için tam bir felaket yüzyılı oldu.
Fransız ihtilalı ile körüklemeye çalışılan milliyetçilik akımları ve bu akımlara karşı Osmanlı devletinin aynı yöntemlerle karşılık vermeye çalışan akımlar koca imparatorluğu yerle bir ettiler. Tabi, giden sadece imparatorluk olmadı. Bir ümmet darmadağın oldu.
Bunun için Siyonizmin fitnesi olan ırkçılık kullanıldı. Her gün bu ırkçılık fitnesi işlendi. İşlenmeye devam ediliyor
Elimde okuduğum bir kitap var. Nurettin Şazi Kösemihalın sosyoloji tarihi adlı kitabı. Baskı yılı ne zaman olduğu yazılmıyor kitapta ama muhtemelen 1950li yıllarda yazılmış bir kitap. Kitabın ön sözünden hemen sonra girişte Sosyoloji biliminin ortaya çıkışını anlatırken o dönemdeki karışıklığı ifade etmek için Arap saçı gibi karışık diyerek açıklıyor. Bu dilimizde bir deyimdir. Karışıklığı anlatmak için kullanılmıştır denilebilir. Lakin bu deyim ne islamidir, ne de ahlakidir. Bir milleti aşağılamak, bir ümmetti parçalamaktır..
Arap saçı deyim olabilir mi? Bu kelime ile başlayarak bir milleti toptan aşağılayan deyimleri kim neden bizim deyimlerimizin arasına koymuştur?
Oysa İslami ve İnsani olan şudur; her insan değişik bir anne babadan doğar. Hiç kimse doğduğu anne babayı, doğduğu yeri ve doğduğu ırkı seçme şansına sahip değil. O yüzden hiçbir ırk diğer bir ırktan üstünlük değildir. Türklerin araba, kürde, laza, İngilize ırk olarak bir üstünlüğü olmadığı gibi bir başka ırkında Türke karşı üstünlüğü yoktur
Burada eğer Arabın Osmanlıyı arkadan vurduğu için aşağılamak için söyleniyorsa bu daha da yanlıştır.
Mesela, Osmanlıya karşı toptan bir Arap ayaklanması yoktur. Sadece Mekke Şerifi Hüseyinin önderliğinde (İngilizler ona Arap imparatorluğu sözü vermişlerdi), birkaç bedevi kabile ayaklanmış, tanınmış Arap kabilelerinin çoğu Osmanlılık ve Müslümanlık bağıyla Hilâfete bağlı kalmıştır. Mesela Filistinde tek bir Arap ayaklanmamıştır. Suriyede, Irakta, Lübnanda Türk kuvvetlerini arkadan vuran herhangi bir olay olmamıştır.
O zaman bize ne oluyor ki Ne Arabın yüzü ne Şamın şekeri, Arap saçı gibi karışık, Yalanım varsa Arap olayım, Türkün Türkten başka dostu yoktur Türk-Arap düşmanlığı karşılıklı olarak ders kitaplarına işlendi.
Hatta bunları pekiştirmek için türküler yazdık.
off aşk yüzünden
arap saçına döndüm
Çöz beni arap saçı
Çivi çiviyi söker
Budur bunun ilacı budur bunun ilacı
Hazır başlamışken Haim Nahum örneğini verelim. Belki bunların neden işlendiği ve kimin işlediği konusunda bize bir ip ucu olur.
Haim Nahum Türkiye (1908-19) ve Mısır (1925-60) hahambaşısı azılı Siyonist bir adam. Türkiye Cumhuriyeti ve Kemalist akımla ilgilendi.1922'de Cumhuriyet'in ilanından önce yeni bir kampanyayla büyük güçlerin Ankara hükümetiyle barış anlaşmaları imzalamaları için çaba gösterdi. Kemalistlerin propagandasını yaptı. 1923'te Türk heyetinde yer alarak Lozan Barış Konferansı'na katıldı. İsmet İnününün baş danışmanıydı. Osmanlı Devleti yerine Irk Çağrıştıran Türkiye kelimesinin baş mimarıydı. Bu hizmetinden ötürü Türk hükümeti tarafından Efendi unvanı verilerek ödüllendirildi.
Aynı Haim Nahum 1926'da başhamam seçilerek Kahire'ye yerleşti. Kısa bir süre sonra senatör tayin edildi. Mısır'daki Yahudi Etütleri kuruluşunda yer aldı.
1944'te Mısır Yahudileri Tarih Araştırmaları Derneği'nin kurulmasına yardım etti ve onursal liderliğini yaptı. Dünya Yahudilerinin birbirleriyle ilişki kurmasına yardımcı oldu.
1950'lerin başlarında Mısır'da yükselişe geçen Arap milliyetçiliğin, baş mimarlığını yaptı. Türkiyede Türkçülüğün mimarı. Mısırda Arapçılığın mimarı
ama aslında azılı bir Siyonist
Ne haber? Hala arap saçı ile meşgul oluyor muyuz? Eğer oluyorsak saçlarımızın yolunmasını hak ediyoruz.
İşte Ümmet böyle saçma sapan ırkçılık oyunlarıyla darmadağın oldu
Biliyor musunuz, Araplarda karışık işleri izah etmeye çalışırken; Türk saçı deyimini kullanıyorlar
Sizce bu işler; Arap saçı mı, Türk saçı mı? Yoksa ümmettin bölünmesi için araya saçılan fitneler mi?..