Şanlıurfa Teknokent'te Teknoloji Transfer Ofisi Kuruluyor

Bölgenin cazibe merkezi olma vizyonuyla hareket eden Şanlıurfa Teknokent’in Genel Müdürü Prof.Dr. Kasım Yenigün, 2017 yılını idari ve teknik yapılanmaya yoğunlaşarak geçirdiklerini söylüyor. Geç kalınan her bir anın veya üzerine gidilmeyen her bir problemin milli bir kayıp ve daha büyük bir problem olarak döneceği yaklaşımından hareket eden Yenigün, öncelikle personel güçlendirilmesi ve alt birimlerin yapılandırılması, mekansal eksikliklerin giderilmesi ve altyapının işlevselleştirilmesi, görünürlük ve bilgilendirme faaliyetlerinin artırılması, üniversite, kamu ve sanayi kesiminin ziyaretlerle bilgilendirilmesine ağırlık veriyor.

Şanlıurfa Teknokent'te Teknoloji Transfer Ofisi Kuruluyor

Şanlıurfa Teknoloji Geliştirme Bölgesi Kurucu ve İşletici A.Ş. (Şanlıurfa Teknokent), 31 Ekim 2011 tarihinde kuruldu. İdare binası inşaatı Kasım 2014 tarihinde tamamlanarak faaliyetlerine başladı.
Teknopark geniş bir alan üzerinde yer alıyor. Zira 7 bin 500 metrekare büyüklüğünde idari binanın yer aldığı Şairnabi TGB (TGB-1) adlı alan toplam 24 bin metrekare yüzölçümüne sahip. Ayrıca Gülveren TGB (TGB-2) 716 bin metrekare ve GAB TGB (TGB-3) adıyla 481 bin metrekare yüzölçümlü iki tarımsal Ar-Ge merkezinde faaliyetlerini yürütüyor.
Bölgenin cazibe merkezi olma vizyonuyla hareket eden Şanlıurfa Teknokent’in Genel Müdürü Prof.Dr. Kasım Yenigün, 2017 yılını idari ve teknik yapılanmaya yoğunlaşarak geçirdiklerini söylüyor. Geç kalınan her bir anın veya üzerine gidilmeyen her bir problemin milli bir kayıp ve daha büyük bir problem olarak döneceği yaklaşımından hareket eden Yenigün, öncelikle personel güçlendirilmesi ve alt birimlerin yapılandırılması, mekansal eksikliklerin giderilmesi ve altyapının işlevselleştirilmesi, görünürlük ve bilgilendirme faaliyetlerinin artırılması, üniversite, kamu ve sanayi kesiminin ziyaretlerle bilgilendirilmesine ağırlık veriyor.
Bölgenin sinerjisinden yararlanarak gelişim sağlamak isteyen Yenigün, Şanlıurfa Ticaret ve Sanayi Odası, Harran Üniversitesi ve Karacadağ Kalkınma Ajansı’nın destekleriyle “Tekno-Girişim ve İnovasyon Merkezi” adıyla bir Kuluçka Merkezi’nin kurulması çalışmalarına ayrıca Şanlıurfa Büyükşehir Belediyesi’nin Teknopark’a ortak edilmesiyle KOSGEB desteğiyle müstakil bir binada İŞGEM Merkezi’nin kurulması faaliyetinin başlatıldığını duyuruyor. Yenigün, aynı zamanda tecrübe sahibi teknokentlerin birikimlerinden faydalanmak ve işbirlikleri oluşturmak adına ODTÜ, İTÜ ve Sakarya Teknokentleri’yle işbirliği ve destek protokolleri imzalandığını  açıklıyor.
Şanlıurfa Teknokent’te TTO kuruluyor
Şanlıurfa Teknokent’te yürütülen çalışmalar bunlarla sınırlı değil. Kasım Yenigün, GAP Bölge Kalkınma İdaresi ile birlikte “Sektörel Pazarlar” projesinin hazırlık çalışmalarını sürdürdüklerini belirtiyor. Yenigün, “Harran Üniversitesi, Bilimsel Araştırma Projeleri Koordinatörlüğü ile eşgüdüm halinde çalışmalar gerçekleştirebilmek için HÜBAK Destek Ofisi ve Patent kapasitesinin artırılması ve başvuruların profesyonel süreçte yürütülmesi için Patent Destek Ofisi kurulmuştur. Yine Teknokente başvuran firma, girişimci ve akademisyenlere destek vermek, proje yazım ve takip işlerinde mentörlük yapmak üzere bir Proje Koordinasyon Birimi kurulmuş olup, bu birimin Teknoloji Transfer Ofisi’ne dönüştürülmesi planlanmaktadır” bilgisini veriyor.
Endüstri 4.0 niteliği yükseltecek
Şanlıurfa Teknokent’in ortakları arasında; Harran Üniversitesi Rektörlüğü, Şanlıurfa Valiliği Yatırım İzleme ve Koordinasyon Başkanlığı, Şanlıurfa Büyükşehir Belediyesi, Şanlıurfa Ticaret ve Sanayi Odası Başkanlığı, Şanlıurfa Ticaret Borsası Başkanlığı, Şanlıurfa Organize Sanayi Bölgesi Müdürlüğü, Progen Tohum A.Ş. ve Toru Porselen Kafeterya Oyun Oyuncak İth. İhr. Per. Mağ. San. Tic. Paz. Ltd. Şti. bulunuyor.
Destek ve işbirliğini artırmak maksadıyla GAP İdaresi Başkanlığı ve Karacadağ Kalkınma Ajansı gibi güçlü proje kurumlarının da İstişare Kurulu çerçevesinde sürece dahil edildiğinin altını çizen Yenigün, işbirliklerinin önemli bir potansiyel taşıdığına inanıyor. Bu işbirliklerinin Endüstri 4.0 sürecinde hayati bir öneme sahip olduğunu belirten Yenigün, konuya ilişkin görüşlerini şu ifadelerle aktarıyor: “Bilindiği gibi ilk sanayi devrimi su ve buhar gücü ile üretim mekanizmasının üzerine kuruluyken onu ikinci sanayi devrimi olan elektrik enerjisi yardımı izledi. Daha sonrasında ise üçüncü sanayi devrimi olan dijital devrim gerçekleşerek elektronik kullanımı arttı. Endüstri 4.0 terim olarak dördüncü sanayi devrimi anlamına gelmektedir.
Buradaki amaç; uyum, kaynak verimliliği ve ergonominin hem müşteriler hem de iş-değer sürecinde iş ortaklarının entegrasyonunu karakterize etmektir. Endüstri 4.0 (tıpkı bundan önceki endüstri devrimlerinde olduğu gibi) toplam işgücü ihtiyacının azalmasından çok açılacak yeni iş alanları ile yetkinlik düzeyi düşük işlerden çok daha nitelikli, eğitim ve gelir düzeyi yüksek bir işgücü yapısına geçişe neden olacak. Türkiye’nin bu dönüşümden toplam istihdam açısından olumsuz etkilenmemesi de aslında işgücü yapısını ne kadar çabuk değiştirebileceğine, bunu sağlayacak eğitim ve istihdam politikalarını ne kadar hızla ve başarı ile devreye alabileceğine bağlı.”
Firmaların Endüstri 4.0 prensiplerini başarı ile uygulayabilmesi insan, teknoloji ve süreç unsurlarının tümünü göz önüne alan bir yaklaşımla mümkün ve uzun soluklu bir dönüşüm çabası gerekiyor.
Yenigün, firmaların bu dönüşüm yolculuğuna çıkarken kendi sektör ve iş modellerine Endüstri 4.0’ın etkisini, yaratacağı fırsatları anlaması, dönüşümü tetikleyen teknolojileri yakından izlemesi ve buna göre yol haritalarını çıkarmaları gerektiğini  savunuyor.
Yenigün, “Sözünü ettiğimiz bu iki kritik durum Teknokentlerin rolünü önemli ölçüde artırmaktadır. Gerek bu dönüşüm sürecine hazırlanmak ve gerekse bu sürece hazır olmayan firmaların kapasitelerini artırmada önemli bir etken olan Ar-Ge faaliyetlerine güç vermek gibi bir görev ön plana çıkmaktadır” açıklamasını yapıyor.
Gücünü tarımdan aldı, işbirliği ile büyüyecek
Şanlıurfa Teknokent; dar kapsamda Şanlıurfa ilinin, geniş kapsamda ise tüm GAP’ın tarımsal potansiyelini daha etkin ve sürdürülebilir formata dönüştürebilmek amacıyla kuruldu. Şanlıurfa Teknokent’in mevcut TGB’lerden en ayırt edici özelliği tarım teknolojileri ağırlıklı olmasından kaynaklanıyor. Şanlıurfa Teknokent Genel Müdürü Kasım Yenigün, “Bu özellik, içinde bulunduğumuz bölgenin tarımsal potansiyelini etkin bir şekilde ortaya koymak açısından teşvik edici bir unsur olacaktır” diyor.
Teknoloji geliştirmede dünyada birçok yöntemin denendiğinin ve en verimlisi olarak ‘Üniversite-Sanayi-Kamu’ kuruluşları arasındaki diyalogdan oluşan birlikteliğin ön plana çıktığının altını çizen Yenigün, bu çerçevede Şanlıurfa Teknokent’in dünya standartlarına göre ana hedeflerinin şunlar olduğunu paylaşıyor: “Eğitim, öğretim ve araştırma faaliyetlerini destekleyerek üniversitemizin vereceği hizmetleri zenginleştirmek, sanayinin rekabet gücünü arttırmak, yenilikçi çalışmalar gerçekleştirmek, teknolojiye dayalı bölgesel ve ekonomik gelişmeyi, özellikle tarımsal teknoloji ön planda tutularak hızlandırmaktır. Teknokent kapsamında yapılan Ar-Ge çalışmaları ile hedefimiz; ürün geliştirme ve prototip aşamalarıyla  ticarileştirmek ve katmadeğerli ürünler ortaya çıkarabilmektir. Bölgede kurduğumuz tarım ağırlıklı Teknokent; sulu tarım ile birlikte ortaya çıkan köklü sorunların üstesinden gelmek, tarımsal ürünleri bölgede sanayi ürünlerine dönüştürmek, biyoteknoloji, sulama teknolojileri, yenilenebilir enerji gibi konularda tarımsal teknolojiyi ön plana çıkarmak, yeni teknolojiler üretmek ve yapılan çalışmaları ulusal ve uluslararası düzeyde ilgililere aktarmak açısından son derece etkili olacaktır.”
Bu noktada bir ekosistem yaratılması ve sürecin daha fizibil işlemesi için önerilerde bulunan Yenigün, aslında teknokentlerin varoluş gerekçesi içinde temel bir sacayağı olan akademisyenlerin kuracağı ve/veya çalışma yapacağı firma veya projelerin kendi ayakları üzerinde durana kadar geçecek süreçte yapacakları masrafların karşılanmasına dönük özel bir destek paketinin tanımlanmasının önemli olduğunu belirtiyor.
Yenigün, “Ayrıca patentlerin ticarileştirilmesi konusunda (bu oranın düşüklüğü düşünüldüğünde) patent başvuru ve yenileme maliyetlerinin azaltılması mutlak surette gereklidir. Yine Ar-Ge faaliyetlerine destek veren ve fonlayan kurum ve kuruluşların sayıca çokluğu ve iletişim eksikliği kaynak ve zaman israfına sebebiyet vermektedir. Teknokentlerin bu konuda bir koordinasyon merkezi olarak çalışabilmesinin kolaylaştırılması da sağlanmalıdır” önerisini sunuyor.
Kaynak: kobi-efor