Şanlıurfa Barosundan DEDAŞ’a Tepki: Hukuku Yok Sayıyorlar

Şanlıurfa Barosu Tüketici Hakları Komisyonu Dicle Elektrik Dağıtım Şirketinin (DEDAŞ) vatandaşlara yönelik haksız ve hukuka aykırı eylemlerde bulunduğunu açıkladı.

Şanlıurfa Barosundan DEDAŞ’a Tepki: Hukuku Yok Sayıyorlar


Şanlıurfa Barosu Tüketici Hakları Komisyonu Dicle Elektrik Dağıtım Şirketinin (DEDAŞ) vatandaşlara yönelik haksız ve hukuka aykırı eylemlerde bulunduğunu açıkladı.
Konuyla ilgili Şanlıurfa Barosu Tüketici Hakları Komisyonu adına açıklama yapan Tüketici Komisyonu Başkanı Eyyüp Sabri Ahmer, DEDAŞ’ın hukuku yok sayarak yaptığı işlemden dolayı böyle bir açıklama gereği duyduklarını açıkladı.
Baro adına açıklama yapan Tüketici Komisyonu Başkanı Ahmer, şikayetleri 5 başlık ile sıraladı.
İŞTE O AÇIKLAMANIN TAM METNİ: 
1-DEDAŞ’ın tüketicilere gerekli bilgi ve belgeleri vermekten kaçınması, bu konudaki bütün başvuruların reddedilmesi bir yana, cevap dahi verilmemesi karşılaşılan en büyük problemdir. Bugün yürürlükteki Anayasamızın 74. Maddesine göre bütün vatandaşlar kendileriyle ilgili yetkili makamlara dilek ve şikayetleri hakkında yazı ile başvurma hakkına sahiptir. Bu başvuruların sonucu gecikmesizin dilekçe sahiplerine yazılı olarak bildirilir. Yani bugün herhangi bir vatandaş kendisini ilgilendiren bir konuda Türkiye Büyük Millet Meclisine dahi başvuru yaptığı zaman gecikmeksizin kendisine yazılı olarak cevap verildiği halde, kendisine yüz binlerce TL borç tahakkuk ettirilen vatandaş bu konuda Dedaş’a başvurduğu zaman cevap alamamaktadır. 
2-Dedaş Özel Hukuk Tüzel kişisi olup, bu kuruma KHK ve Kanunlar ile alacaklarını tahsil etme hususunda kamu kurum ve kuruluşlarına tanınmayan yetkiler ve ayrıcalıklar tanınmıştır. Çiftçi desteklemeleri ödemeleri sırasında Dedaş’ın alacaklarını tahsil etmek için Bakanlık tarafından Ziraat Bankasına borçluların listesi ve borç miktarının bildirilmesi istenilmektedir. Çiftçilere ait destekleme bedelleri hiçbir incelemeye tabi kılınmaksızın tek taraflı özel hukuk tüzel kişisinin bildirdiği rakamlar üzerinden tahsil edilip Dedaş hesaplarına aktarılmaktadır. Bu husus anayasaya ve takip hukukuna aykırılık teşkil etmektedir. 
3-Dedaş ile ilgili önemli diğer bir husus da şudur ki, şirketin tahakkuk ettirdiği tarımsal sulama borçları hakkında bir fatura düzenlememesidir. Bu husus anayasamızda, bütün mevzuatımızda yer bulan vatandaşların en temel haklarını ihlal eder niteliktedir zira çiftçilerimiz borcun kaynağını bilememekte, olmayan fatura da doğal olarak tebliğ edilemeyince çiftçi borçtan haberdar da olamamaktadır. Bu konuda Türk Ticaret Kanununa göre bir tacir olan Dedaş, bir iş görmüş ve bir menfaat sağlamış ise bunun için fatura düzenlemesi ve bunu borçluya tebliğ etmesi gerekecektir. 213 sayılı Vergi Usul Kanunu 229. Vd maddelerinde faturanın nasıl olması ve neleri ihtiva etmesi gerektiği belirtilmiştir. Bu hususları barındıran bir fatura, tüketicinin gerekirse, itiraz edebilmesine olanak sağlayacaktır. Ancak uygulamada, tacirin adı ünvanı, hesap numarası, tarihi ve sıra ve seri numarasından yoksun, a4 kağıdına basılı adi bir kağıdın gönderildiği görülmektedir. Bu a4 kağıdında borçlu adı soyadı kimlik numarası ve borç miktarı yazılmaktadır. Bu konuda borç sebebini dayanağını öğrenemeyen vatandaşın, az önce dediğimiz gibi sözlü ve yazılı başvuruları da sonuçsuz kalmaktadır. Çiftçiye kalan tek seçenek…. Sebebini bile bilmediği bir borcu ödemekten başka hiçbir şey değildir. Borcunu öğrenemeyen çitçilerimiz, şirkete başvurduğunda başvuru sonuçsuz kalmakta, ama son darbeyi de icra ödeme emri ile almaktadırlar. 
4-Bilgi edinemeyen çiftçi, şirkete başvurudan da sonuç alamıyorken, DSİ’nin 30527 sayılı tebliği ile çiftçilerin doğrudan gelir desteklemeleri, usule aykırı bir şekilde yaratılmış borçlara mahsuben çiftçinin hesabından dedaşın hesabına aktarılmaktadır. Burada şu hususu özellikle belirtmek isteriz ki söz konusu işlem bloke işlemi değildir, çiftçinin hesabına gelen destekleme parası Dedaş ‘a aktarılmaktadır. Ve usulsuz borçlara mahsup edilmektedir. Bu husus, ekim yapabilmek için tohum, mazot, ilaç, gübre alacak çiftçiyi ziyadesiyle, mağdur etmektedir. Çiftçilerimiz, borçlu olmadıklarına dair dava açtıklarında da davanın neticelenme süresi en az 3-4 yıl gibi bir süreyi bulduğundan hak etmiş olduğu desteklemeden faydalanamamakta, bu süre sonunda da artık doğrudan gelir desteği anlamını yitirmektedir. Liberal özgürlükçü hukuk ve ekonomik düzenimizin 3 temel sac ayağından olan mülkiyet hakkı pervasızca ayaklar altına alınmaktadır. Dedaş’ın yaptığı bu işlemler en hafif tabirle bir talan düzenidir. Bu gidişe bir dur demek adına Şanlıurfa Barosu, kendisine düşen sorumluluğa uygun olarak bu açıklamayı bu uyarıyı yapma ve söz konusu tebliğin iptali için yargısal makamlara başvurma gereği duymuştur. 
5- Elektrik Piyasası Müşteri Hizmetleri Yönetmeliğinin 35. Maddesinin 8. Fıkrasının açık hükmüne rağmen elektrik abonesinden önceki borçları üstlenmesi hukuksuzca talep edilmektedir. Bu konuda ileri sürülen sebepler, muvazaa iddialarıdır. Dedaş hukuken ispatı en zor olan muvazaa iddiasını, ispatlama gereği duymadığından, hesap verilebilirlik konusunda da bir kaygısı olmadığı için soyut olarak ileri sürebilmektedir. 
Elektrik Piyasası Müşteri Hizmetlerinin 42 vd hükümlerine mutlak bir şekilde aykırı olarak düzenlenen kaçak tespit tutanakları ile on binlerce tüketicimiz mağdur edilmiş kendilerine astronomik miktarlarda borç tahakkuk edilmiştir. Yönetmeliğin, kanunların ve mevzuatın lehe olan bütün hükümlerini en ince ayrıntısına kadar kullanan Dedaş, tüketici lehine olan hükümlerini ise görmezden gelmeye devam etmektedir. 
Paylı mülkiyetin söz konusu olduğu taşınmazlarda sistem üzerinden sorgulamalar yapılıp sulu tarım yapılmış ise tüm pay sahiplerine fiili kullanım göz ardı edilerek abonesiz elektrik kullanımından dolayı ceza gönderilmektedir. Bu konuda, şirket personelleri tenezzül edip sahaya inip kontrol etmemekte, çitçilerimize gelişigüzel olarak cezalar kesilmektedir. 
Bu usulsüz borçlandırmalar neticesinde mahkemeye intikal eden uyuşmazlıklarda mevzu bahis tutanakların büyük bir kısmında tutanak tanıkları kısmı eksik olup tutanak tanığı olan dosyalarda ise bu tanıklar keşif mahallerinde hazır edilmemektedir. Aynı zamanda mahkemelerin istediği bilgi ve belgeler geç gönderilerek yargılamanın uzun sürmesine sebebiyet verilmektedir. 
Devlet tüzel kişiliğinin bir kamu hizmeti olarak sunduğu elektrik dağıtımı işinin, özelleştirmelerden sonra özel şirketlerin dağıtım ve perakende olmak üzere farklı iki alana bölünmeleri sonrasında, dağıtım şirketlerinin asli vazifesi olan elektrik dağıtımı, alt yapısı ve bakım onarımı işlevini ikinci plana bırakması veya savsaklaması, üzerinde durulması gereken bir diğer husustur. Zira kaçak kullanım bahane edilerek, günlerce süren elektrik kesintileri, tellerin kopması sonucu yanan tarım arazileri, bu husustaki eksiklikler ve bozukluklar neticesinde yaşanan can kayıpları olağan bir hale gelmiştir. Bunu kabul etmemiz mümkün değildir. 
İsim ve soyisim benzerliğinden dolayı elektrik kullanmayan vatandaşa borç yaratılması gibi hususlar ve bunun gibi saymakla bitirilemeyecek hukuka aykırı, keyfi durumlar çiftçilerimizi canından bezdirip, hukuka olan güveni sarsarken,  Dedaş hesap verme kaygısı dahi taşımamıştır.
2011 yılı itibariyle kronikleşen problemlere çözüm olacağı vaadiyle başlatılan özelleştirmeler ile temel bir kamu hizmet olan elektrik dağıtımı, Türkiye’nin 21 bölgesinde özel şirketlere devredilmiş ancak gelinen noktada, problemlerin çözümü bir yana dursun, daha büyük ve derin problemler doğmuştur. 
Dağıtım şirketlerini denetlemekle görevli olan Enerji Piyasası Düzenleme Kurumuna gerekli başvuruları yapacağız. Bu konuda kuruma açıkça bildirimde bulunuyor ve göreve davet ediyoruz. Vatandaşın ve vatandaşın temsilcileri olan avukatların anılan şirketle yaşadığı sıkıntıları bir nebze olsun dile getirebilmek adına izah ettiğimiz bu hususların dikkate alınması ümidiyle, Şanlıurfa Barosu olarak her zaman olduğu gibi bu gün de yapılan haksız ve hukuka aykırı işlem ve eylemlerin karşısında olduğumuzu ve karşısında durmaya da devam edeceğimizi kamoyuna saygıyla duyururuz.