ŞANLIURFA’DAKİ KADIN SORUNLARI

Şanlıurfa Sosyoloji Derneği Şanlıurfa'daki Sosyolojik meseleleri irelemeye devam ediyor.

ŞANLIURFA’DAKİ KADIN SORUNLARI

Şanlıurfa Sosyoloji Derneğinin başlattığı sosyolojik meseleleri irdeleme serisinde ilk yazıyı Sosyolog Mehmet Guli Aslan'ın "Nepotizm; Adam kayırmacılık" yazdı. daha sonra dernek başkanı Dr. Mahmut Kaya, "Nüfus ve Göç" başlığıyla Şanlıurfa'daki nüfus hareketliliğini irdeledi.

Eğitimci -Sosyolog Vehbi UZUNDAĞ "Patronaj" konusunu irdelerken son olarak Urfanın Sosyolojik Meseleleri yazı dizisinde bu hafta Sosyoloji öğrencisi Yönetim kurulu üyesi Gülcan ÖNCEL'in yazısını sizlerle paylaşıyoruz..

İŞTE O YAZI:

ŞANLIURFA’DAKİ KADIN SORUNLARI
Urfa’da yaşayan kadınların toplumsal cinsiyet rolleri nedeniyle fazla sorumluluklar üstlenmeleri, eğitim yetersizlikleri, kız çocuklarının okula gönderilmemesi, mülkiyet bilincinin gelişmemesi, üretim aşamasında aktif olarak çalışmakla birlikte kazandıkları ve kazandırdıkları paraları harcama özgürlüğüne sahip olmamaları, tarlada, ücretsiz aile işçisi olarak çalışmaları temel sorunlar olarak sayılabilir.

Yanı sıra bölge kadınlarında; aşırı doğurganlık, erken evliklerin olması ve erkek çocuk isteme, çok eşlilik, aile planlaması yöntemi kullanmama, erkek doktora gitmek istememe, aşiretin güçlenmesi için, her çocuğun aileye gelir getiren biri olarak görülmesi kırsaldaki kadının hiçbir karar alma noktasında değerinin olmaması, psikolojik sorunlar ve intiharlar, aile içi şiddet, akraba evliliğine bağlı sorunlar, yetersiz ve dengesiz beslemeye bağlı sağlık sorunları, sağlık açısından öne çıkan sorunlar olarak tespit edilmiştir.
Tarıma dayalı üretime bağlı olarak ortaya çıkan sosyal ilişkiler çokeşliliğin sosyo- ekonomik boyutunu oluşturmaktadır. İşgücü sağlamak amacıyla çokeşlilik yörede tercih edilmektedir. Çok kadının ve çocuğun prestij olarak kabul edildiği bireyin ekonomik gücü arttıkça bu prestije ulaşmak için birden fazla kadınla evlenmek önemsenmektedir.
Urfa’da ataerkil yapının egemenliği ön plana çıkmakta ve toplumsal faaliyetlerde cinsiyete bağlı bir işbölümüne göre kadının yeri evi olarak tanımlanmaktadır. Üretim açısından hiyerarşinin en üstünde yer alan yaşlı erkek söz sahibi iken, kadınların özelikle de genç kadınların neredeyse söz hakkı bulunmamaktadır.
Son yıllardaki gelişmelere bağlı olarak ataerkil yapının değişmesiyle iş olanakların artması kadının iş yaşamına girmesiyle kadının rolünün değişmesi ve farklı sorunları da beraberinde getirmiştir. Aile içerisinde kadının söz sahibi olduğunun kendi ayaklarının üzerinde durabildiğinin farkına varmıştır. Kadının kendisine özgüvenin gelmesiyle çekinmeden söz hakkını kullanması bu da beraberinde eşinden şiddet görmesine neden olmaktadır. Kadının iş yaşamına girmesi hem iş içerisinde yoğun çalışmakta hem de evdeki annelik rolünü ve görevini yerine getirmekte bu da kadının aile içerisinde eşiyle tartışmaya neden olmaktadır. Ayrıca eğitim ve sağlık konusunda en fazla mahrumiyet kadınlar arasında yaşanmaktadır. Siyasette ve sivil toplumda temsil konusunda çeşitli sıkıntılar yaşayan kadınların bu sorunları çoğu zaman gündemde yer bulamamaktadır.
SONUÇ VE ÖNERİLER
Söz konusu sorunların çözümü için ailelerin bilinçlendirilerek eğitim konferansları yapılmalıdır. Ekonomik koşullar iyileştirilmeli yeni ekonomik koşullar yaratılmalı iyi koşullarda eğitime destek verilmelidir. Aileler sağlık hakkında bilgilendirilmeli, sağlıkla ilgili ihtiyaç olan tesis ve personel kamu tarafından giderilmelidir.. Kadın ve erkeklerin eşit olduğunu kadının da insan olduğu için değer verilmeli kadınlara da söz hakkı tanınması gerektiğinin toplum tarafından benimsenmesi için tüm kesimler seferber olmalıdır.
Şanlıurfa yöresinde görülen çokeşlilik, sonuçları bakımından; kadının ezilmesine, aile içinde ise gerek kumalar arası ve gerekse ebeveyn ile çocuklar arasında çok yönlü psiko-sosyal problemlere yol açmaktadır. Bu haliyle toplumsal bir sorun haline dönüşen çokeşliliğin sosyolog ve hukukçular tarafından kapsamlı olarak incelenip çözüme kavuşturulması gerekmektedir. Eğitimde fırsat eşitliğinin sağlanması, kadınların aile yaşamı, çalışma yaşamı ve politik yaşamda arka planda kalmalarına yol açan sos yo-kültürel faktörlerin aşılması gerekir. Cinsiyet ayrımcılığın ortadan kaldırılmalı, kadınlara da erkekler kadar değer verilmeli bunu aşmak için seminerler düzenlenmelidir. Kadının da aile içesinde söz sahibi olduğunu kadın ve erkeğin aynı haklara sahip olduğunu topluma kazandırılmalıdır.