ŞANLIURFA İHH SALDIRGAN SİYONİST İSRAİL’İ TELİN ETTİ
israil'in Filistin Gazze’de sivillere yönelik gerçekleştirdiği saldırıları protesto etmek amacıyla Şanlıurfa İHH, Dergâh camii önünde (Balıklıgöl'de) basın açıklaması yaptı.
Açıklama sırasında büyük ebatlarda Türkiye ve Filistin bayrakları açıldı. Açıklama sık sık tekbirlerle kesilirken, kahrolsun İsrail sloganları sık sık atıldı. Açıklamadan sonra katılımsılar sessizce dağıldılar.
İHH İl Başkanı Makina Mühendisi Behçet Atila şu açıklamayı yaptı;
GAZZE SALDIRILARI ÜZERİNE BASIN AÇIKLAMASI
İşgalci İsrail, geçtiğimiz günlerde Gazze’ye füzelerle saldırı düzenledi. Bu saldırıların sonucunda çoğunluğu çocuklar ve kadınlar olmak üzere 13 Filistinli şehit oldu. Hayatını kaybeden Filistinliler, ablukadan dolayı hayatları boyunca bu işgale maruz kaldılar.
İsrail'in Filistin üzerinde hiç bir hakkı yoktur. Sivil insanları çocukları dünyanın gözü önünde öldürenbir katil devleti meşru görürseniz, dünyada adaleti öldürürsünüz. Katilin, soykırımcının, çocuk katilinin
devleti olamaz. Katil İsrail devletinin saldırıları durması için sonuna kadar mücadelemize devam edeceğiz. Kudüs ve Gazze Müslümanlar olarak kırmızı çizgilerimizdir. Dünyadaki tüm insan hakları ve insani
yardım çalışması yapan kurumlarına sesleniyoruz: Ey insani yardım ve insan hakları kurumları; "En iyiinsani yardım, zalimlerin zulmüne engel olmaktır.” İsrail bu saldırılarıyla Gazze duyarlılığını azaltmak istiyor. Bizi, ölümlere alıştırmaya çalışıyor. Eğer ölen sayısı az ise kimse sesini çıkartmayacak mı? Buradan tüm Müslümanlara sesleniyoruz. İstanbul’un
savunması Gazze’den geçer. İsrail’in masumlara yönelik tehditlerine cevap vermeye devam edelim. İsrail’in saldırıları Gazze’de hayatı durma noktasına getiriyor. İşsizlik yüzde 60, fakirlik yüzde 90’a
yaklaşmış durumda. Yüzbinlere insan son yıllardaki saldırılar neticesinde evinden oldu ve akrabalarının yanında yaşıyor. Nüfusun yarısına yakını 18 yaşın altında, bunlardan 300 bin çocuk ya bir yakını ya annesi ya da babası vefat etmiş, öldürülmüş ve psikolojik travma yaşıyor. Halkın yüzde sekseni yurt dışından gelen yardımlarla yaşıyor. Günde en fazla sekiz saat elektrik veriliyor, bazen hiç verilmiyor ve bazen de günde bir saat kadar veriliyor. Çocuklar gözlerini dünyaya açar açmaz işgal ile karşı karşıya kalıyor. Bu duruma sessiz kalmayalım.
BM’nin oradaki çalışmalarını yürüten kuruluşları da ABD yardımları kestiği için yardım etmeyi bıraktı.
Kimse olmasa dahi bizler Gazzeli, Filistinli kardeşlerimizin yanında olacağız. Kudüs’e yürüyeceğimiz günü bekliyoruz. Gazze’ye Kara Konvoyu yaptık, Mavi Marmara yolculuğunu yaptık. Şimdi de insanlarımızı bilinçlendireceğiz ve Gazze halkı ile kucaklaşmak için elimizden
geleni yapacağız. Biz bu İsrail'i tanıyoruz, kalabalık bu meydanlarda arttıkça İsrail askerleri saldırılarını durdurmak zorunda kalacak. Bu yüzden çağrılara kulak verin, kalabalığı arttırın. İsrail askerlerinin
ayaklarına zincir olun, her adımınız İsrail ayağına bir zincir, kelepçe olacaktır. Buna tereddüt etmeyelim. Buna Gazze'de, Mavi Marmara'da şahitlik yaptık. İsrail Mavi Marmara’ya da bir Mayıs sabahı saldırdı. Ama ne oldu? Bizler meydanlara indik, sesimizi yükselttik ve vicdanlarda her gün katil hükmü yiyen İsrail; ilk defa uluslararası hukuk önünde de yargılanmaya mecbur kaldı. Bizler Gazze’nin, Filistin’in yanında oldukça İsrail amaçlarına ulaşamayacak. İsrail elbet bu yaptıklarının hesabını verecek! Geçtiğimiz sene çıkan olaylar da Kudüs günü öncesinde çıkmıştı. Son iki senede dört defa seçime giden İsrail’de son seçimlerden sonra da koalisyon sağlanamadığı için hükümet kurulamaması, Netanyahu’nun hakkında açılan yolsuzluk davalarından yargılanması, radikal sağ grupların İsrail meclisinde temsiliyetlerinin artması, Netanyahu’yu oy potansiyeli olan sağ grupların birleşebilmesi ve koltuklarını sağlama alabilmeleri için daha da sertleşen politikalar üretmeye itti. Hem Mescid-i Aksa’da hem de Gazze’de saldırıların dozajı iyice arttı. Meclise giren radikal sağ grupların da kazandıkları sandalye gereği siyasete yön verme çabaları, başta Mescid-i Aksa olmak üzere güvenlik politikalarını etkiliyor ve Filistinliler zulme maruz kalıyor.
Böylesi bir siyasi gerginlik içinde Kudüs Günü kutlamaları, Siyonist cephenin kendini toparlaması
ve gündemi değiştirmeleri açısından önemli bir fırsat olarak görüldü. Önümüzdeki hafta Kudüs günü dolayısıyla saldırıların yine artması bekleniyor. Kudüs, doğusuyla batısıyla Müslüman şehridir.
Filistin’in tüm noktalarına Müslümanlar olarak sahip çıkmalıyız. Tehlikelere karşı teyakkuz ve birlik halinde olmalıyız. İsrail Gazze’ye yaptığı saldırılar ile zihinleri bunlara alıştırmaya çalışıyor. Bu şekilde 48’den bu yana
topraklarını genişletmeye çalışıyor. Burada devlet eliyle yürütülen bir süreç var. İçerideki karışıklar büyürse israilin iç bölünmeyi yaşamaya gideceği kadar derin ve kritik bir siyasi süreçleri var. İsrail’in içindeki ayrım önemli oranda büyümüş durumda. İsrail ne zaman siyaseten sıkışsa namlusunu
Filistinlilere döndürüyor. Bu hafta Nekbe’nin yıldönümü. Görüyoruz ki, Nekbe geçmişte kalmadı. Filistinliler Nekbeyi ve Nekbe’nin şartlarını her gün yaşamaya devam ediyor. Her gün evlerinden uzaklaştırılmak isteniyor. Her gün mabedlerine saldırı oluyor. Nekbe’ye karşı çıkmalıyız. İsrail’in etnik temizlik ve soykırım politikalarına dur demeliyiz! Nekbe devam ettiği gibi Mavi Marmara ruhu da devam ediyor. Hem de artarak devam ediyor. Bu
ruhun yetiştirdiği gençlik bugün bu meydanları dolduruyor. Buradan kanaat önderleri, sivil toplum kuruluşları, islam liderleri, vicdan sahiplerine çağrıda bulunuyoruz. Bir araya gelin ve İsrail’in planlarını hep beraber bozalım! Haydi seferber olalım. Teyakkuzda olalım. Meydanlara inelim. Hep beraber İsrail’e ders verelim.
Açıklamamıza destek veren tüm halkımıza ve stk’larımıza teşekkür ederiz.