Angelina Jolie Türkiye'ye neden geldi?
Angelina Jolie Türkiye’ye, dünyaya ABD’nin reklamını yapmak için gönderildi.
Angelina Jolie Türkiye’ye, dünyaya ABD’nin reklamını yapmak, insani bir problemde nasıl “duyarlı” olduğunu sergilemek, ABD’yi öne çıkarmak ve politikalarına zemin hazırlamak için gönderildi.
Büyük güçler sanat ve sporu, sanatçıları ve sporcuları da politikalarına araç yaparlar. Sporcularını, sanatçılarını, filmlerini, dizilerini dünyaya pazarlayarak kültür ihracatı yaparlar; sanatçılar ve sporcular üzerinden kendilerine sempati toplarlar. Ayrıca bu medyatik şahsiyetleri dünyayı etkilemekte, politikalarını anlatmakta, gündem oluşturmakta, ülkelerinin reklamını yapmakta ustaca kullanırlar. Bunu en iyi yapanlar ABD ve İngilteredir. Diğer batılı ülkeler de imaj oluşturma, tasarımlar üzerinden dünyayı etkileme, politikalarına destek bulma konularında iyidirler.
Hollywood bu konuda çok başarılı bir örnektir. ABD, film sektörü ile hem kendi kültürünü (hamburgere ve bencilliğe dayalı kültürünü) dünyaya yaymakta, hem de global politikalarına sempati oluşturmaktadır. Dünyaya zulmettiği, ülkeleri işgal ettiği, demokrasi adına ülkeleri talan ettiği, insan hakları ihlallerinin her türünü işlediği, pek çok otoriter yönetimin arkasında durduğu, çevreyi acımasızca tahrip ettiği halde dolaşıma soktuğu filmler üzerinden dünyanın heryerinde kendini “adaletli”, “insana değer veren”, “demokrasiyi yayan”, “çevreyi koruyan”, “ötekine toleranslı” bir modda sunabilmektedir. Amerikan filmleriyle zihinleri şekillenen nesiller Amerikanın zulümlerini, işgallerini göremediği gibi, birer Amerikan hayranı olup çıkmaktadır. Son yıllarda Anglo-Yahudi İttifakı Hollywood ve medya üzerinden bir İslam fobisi oluşturmanın, dünyaya olumsuz, sevimsiz, teröre destek veren bir Müslüman imajı sunmanın gayretindedir. Bunda epeyce de başarılı olmuşlardır. 11 Eylül sonrası çevrilen her filmde “terörist Müslüman” karelerine rastlanmaktadır.
Yani büyük güçler önce global şöhretler oluşturmakta, bu şöhretleri dünyaya pazarlamakta, sonra da bunların etinden, sütünden, imajından vs. herşeyinden sonuna kadar yararlanmaktadır. Suriye’ye gelen Angelina Jolie’nin bu tür seyahatlardan çok da memnun olduğunu sanmıyorum. Eğer imaj makerlerinin talimatlarını dikkate almazsa bir günde işini bitirirler, defterini dürerler. Tıpkı Yahudiler aleyhine film çeviren ve atıp tutan Mel Gibson’nun bitirildiği gibi.
Amerikalıların dünyaya pazarladıkları bu türden pek çok figürleri var. İngilizlerin de futbolcu Beckam’ı ve eşi var; bunları her vesileyle dünyaya pazarlıyorlar. Adamın futbol tarafı nasıldır bilemem; futboldan çok anlamam. Ama İngilizler Beckam ve karısı üzerinden bu ailenin herşeyini pazarlıyorlar ve ülkeleri adına bunları reklam vesilesi olarak sonuna kadar kullanıyorlar.
Bizim gibi ülkelerde ise bu tür değerler bir figür haline getirilmez; kendiliğinden çıkan ve dünyada kabul gören bazı kabiliyetler ise imha edilir; bitirilir. Bunun istisnası kökeni beyaz (Orhan Pamuk, Sertap Erener, Fazıl Say gibi) kişiliklerdir. Bunlar da ülke yararına öne çıkarılmaz; hatta yer yer “bu ükede yaşanmaz Türkiye’yi terkediyorum” diyerek dış dünyanın dikkatini başka şekilde çekerler. Global güçler lehine ülkenin adını karalamaktan çekinmezler. Ama eğer sanat ve spor dünyasında öne çıkan kabiliyetler kara Türklerden ise, daha doğrusu sistemle doku uyuşması olmayan figürler ise önü kesilir, karalanır, imha edilir, yaşamasına fırsat verilmez.
İngilizlerin Beckam’ı her kullanmalarında, reklam etmelerinde aklıma Hakan Şükür gelir. Hakan Şükür her yönüyle örnek bir insan, örnek bir baba, değerlerimize sadık bir kişi, nitelikli, dünyaca meşhur bir sporcudur. Dünya kupasında 11 saniyede, rekor sürede gol atan bir futbolcu olduğu halde, bizim medya ve sisteme egemen aristokratlarca “şaban” muamelesi görmüştür. Dünyanın heryerinde, özellikle Ortadoğu, Afrika ve 3. Dünyada çok bilinmesine ve çok sevilmesine rağmen Türkiye adına istihdamı, yararlanılması düşünülmemiştir.
Dünya kupası sırasında İlhan Mansız attığı golle ve saç-giyim vs. modeli, ile Japonların, uzak doğuluların hayranlığını kazanmıştı. Posterleri basıldı ve kendisine büyük bir sempati oluştu. Türkiyeden bir yetkili çıkıpta bunun oluşturduğu bu sempatiyi Türkiye adına kullanmayı düşünmedi. Bu sporcunun kulağına bir şeyler fısıldayıp ona bir misyon yüklemedi. İlhan Mansız da ufuksuzluğundan bu sempatiyi spor bir BMV talep ederek bitirme yolunu tercih etti. Oysa hem Hakan Şükür, hem de İlhan Mansız ülkemiz adına çok iyi değelerndirilebilirdi, kendilerine misyon yüklenebilirdi.
İşte Angelina Jolie Türkiye’ye, dünyaya ABD’nin reklamını yapmak, insani bir problemde nasıl “duyarlı” olduğunu sergilemek, ABD’yi öne çıkarmak ve politikalarına zemin hazırlamak için gönderildi. ABD arkasında yüzlerce kişilik medya ordusuyla bu medyatik kişilik üzerinden dünyaya arzu ettiği mesajı verdi. Bundan sonra kendi politikalarını devreye sokması çok daha kolay olacaktır.
Bundan sonra ABD Suriye problemine eğilir ve bunun çözümü için uğraşır mı?
Hayır, bu hareket öyle bir sonuç doğrumayabilir. ABD gibi ülkeler genellikle bu tür hareketleri çözmeyecekleri, ayak sürüyecekleri konularda yapakar. Ama dünyaya bol görüntü ve gürültü vererek “bir şeyler yapıyor” oldukları yanılsamasını pazarlarlar….
www.yusufgezgin.com dan alımıştır.