ANEKDOT

ANEKDOT

Çok uzun bir zamandan sonra evimize gittim

Serçeler ötüyordu bahçenin sağ tarafındaki çalılıkta

Sanki hala bekleyeni yok taş konağın

Eski muhteşem ve şaşalı zamanından eser dahi kalmamış

Tam bir sesiz lik hakimdi, duvarların her tarafına yansımıştı

Sen yoktun, annem yoktu, babamda ölmüş gitmişti

Mevsimler çoktan uğramamıştı buraya

Şimdi maziden zamanı getiremem sana

Dinlemez ki o mazideki müstakbel

Gömülmüştür, üzeri çiçekli bin bir hayal

Kuytularda kim bilir ne sözler bırakıldı öksüz

Zamanın değirmeninde yıkandılar en kefensiz vücutlar

Ya atılan, bir hiç uğruna kefensiz elleri kınalı gelinler

Ağlayışlarının sesi ta bin yıldan duyulur

Hala matem yerleri göklerde saklı kalır durur

Melekler bile imrenerek ta bakar uzaktan

Şimdi senin alın bastığın yerlerde, batıl senfoniler yükselmekte gök

Bize hiç mi acımadın

Bir kadın gibi ağlayın şimdi bedensizler

Bunu da geçmişteki günahlardan say ve kaydedin

Başınızı keşke zamanın cellâdına teslim etseymişiz

Baharımızı da götürdü beraberinde o sefiller

Ya yanı başımızdaki gökteki tahtan ne istedin

Hem de baykuşlar mevsiminde

Uyandırtma dedim, en derin uykusundayken kelp

Şimdi ben nasıl büyütürüm yine o şaşalı nesli yeniden

Kişin en sefil zamanında

Kimsecikler hala evde yokken

Konak yıkılmıştı artık

Çocuklar daha çok küçük resimde

Ufukta bir şeyler beklercesine, asırlar geçmek üzere

Gökten Umutsuzca kanlı bir el bir kılıç

Sonra baharın emareleri görünmeye başladı gözlerimizden

Mevsimleri hep birlikte yaşayalım adına

Bil ki bende yok ne kudret helvası nede bıldırcın eti

Tezatlar zinciri aşk çemberi sarmalasın beni yeniden

Yusuf ve züleyhanın aşk buluşması sahneye yeniden yansısın

Tamda her şey yoluna girerken mevsiminde

Ayağıma çok büyük bir diken battı aniden

Acıma duygum yeniden depreşti maviye çalan gökyüzünde

Şimdi ortaya dikenler çıkar yeniden, beklemek vakti değildir

Yaz başlamadan bu konak ta

Ortalık allak bulak olmadan kesmeli sesi kaynağından

Truva atlıları tam gaz ileri, hain nerede

Bizi kim bu hale getirdi dün geceden beri

Kıştan bir bahardı, hava çok sıcaktı

Güllerimi kim soldurttu, karnım en derinden tokken

Güneşi mide ricam kapatmayın

Kim ölmüş kim kalmış bu tarafı enteresan etmez kimseye

Ama yalnız su benim tarafıma diamı aksın

Menzilin başında ben ve benim soyumdan gelen bir soytarı

Çağlar çağlar hep bir tek derem çağlasın dursun

Yüzler binlerce yüz değişen yüzler

Yolcunun yolunda olması gereken mevsime yaklaştık

Yolcu beraberinde getirmediği şeye kalbini sakın bağlama

Hazırlığını gideceğin yere göre olsun