Anadolu Efsanesinden Sinema Perdesine Bir Korku Rüzgarı Pirabok
Korkmaya hazır olun, Bu film içinizi ürpertecek, Yaşanmış bir Anadolu Efsanesinden sinema perdesine yansıtılacak bir Türk korku filmi çok yakında izleyiciyle buluşmayı planlıyor. Yapımcılığını Nursel Eroğlunun üstlendiği, senaryosunu Seyit Arslanın yazdığı Pirabok filminin çekimleri 14 Mayısta Antalya Korkutelinde başlıyor. Filmin senaristi ile Neslihan Sultan Pala söyleşti.
Anadolu Efsanesinden Sinema Perdesine Bir Korku Rüzgarı Pirabok
Korkmaya hazır olun, Bu film içinizi ürpertecek, Yaşanmış bir Anadolu Efsanesinden sinema perdesine yansıtılacak bir Türk korku filmi çok yakında izleyiciyle buluşmayı planlıyor. Yapımcılığını Nursel Eroğlunun üstlendiği, senaryosunu Seyit Arslanın yazdığı Pirabok filminin çekimleri 14 Mayısta Antalya Korkutelinde başlıyor. Pirabok, Antalya51.film festivalinde,kendi dalında tek altın portakal adayı olarak iddialı bir şekilde geliyor.
Pirabok efsaneye göre dişi bir cin olup yaklaşık 1000 ila 1500 yıl yaşamaktadır. Genelde su kenarlarında yaşamakta ve kesici aletlerden korkması sebebiylen de uzun saçlı ve uzun tırnaklıdır. Su kenarlarında özellikle tahta tarakla uzunca saçlarını taramaktadır. Gündüzleri su kuyusu ve mağara gibi karanlık yerlerde barınırken, geceleri ise köy evlerine ve ağırlara gizlice girip yemek ihtiyacını karşılamaktadır. Pirabok yaprak dolmasından nefret etmektedir ki dolma sarmısaklıdır ve onu yapan eve beddualar yağdırmaktadır.
Filmin Künyesi
Yapımcı: Nursel Eroğlu
Senaryo: Seyit Selam Aslan
Yönetmen: Arin Arjen
Görüntü Yönetmeni: Himmet Arı
Filmin Oyuncu Kadrosu:
Sinan Bengier, Aydan Çakır, Zafer Işık, Nurten Kandermir, Nursel Eroğlu, Deniz Erinç ve Ahmet Mekin.
Filmin Senaristi ve yapımcılarından Sn. Seyit Selam Aslan kırmadı Pirabok ile ilgili sorularımızı yanıtladı.
Röportaj Neslihan Sultan PALA
'PİRABOK' BİR ANADOLU KORKU FİLMİ
NSP- Pirabok adı nereden geliyor ve neden bir korku filmi çekmeyi amaçladınız?
Seyit Selam Aslan- Tarihi bilgilerden bilindiği üzere Pirabok efsanesi yaklaşık 100 yıl öncesi -yaşamın lüks sayılmadığı- bir yaşantının ve o dönemin bu günümüze dilden dile dolaşan bir hikayenin baş kahramanıdır. Şimdiye kadar böyle bir efsanenin bir hikayesi bile, sinema olarak veya film olarak günümüze yansıtılmasının bana verdiği üzüntüyü dile getirmek istedim. Bir sinema sever ve sinemacı olarak böyle bir duyarlılığı üzerime düşen bir görev olarak üzerime bir vazife edindim.
NSP- Bize biraz PİRABOK efsanesinden bahseder misiniz, ne oluyor Pirabokun hayatında?
Seyit Selam Aslan- Pirabok Efsanesi özellikle doğuda hikâye ve masal olarak geçmişten bugüne dilden dile anlatıla gelmiş ve sözlü anlatı olarak kalmış gerçek bir hikayeden ibaret yaşanmış bir öyküdür. Pirabok çirkin yüzlü ve kötü olduğundan Tanrı tarafından böyle cezalandırılır. Allaha olan başkaldırışı ve direnişi isyana neden olmaktadır. Tanrının bu varlıklara verdiği üstün gücü, hortum yapması, rüzgara olan üstünlüğü, ışık hızı gibi güçlerini insanlar üzerinde kullanmaması için melekleri tarafından görev verilir.
NSP- Yani doğaüstü güçleri olan bir dişiden bahsediyoruz değil mi?
Seyit Selam Aslan- Evet, nesli tükenmekle tehlikede olan Pirabok sadece kız çocukları doğurmaktadır. Bu nedenle tüm Piraboklar dişidir. Pirabok, kılıktan kılığa girebilen bir ucubedir ama bu ucubeye iğne veya çuvaldız batırıldığında muazzam bir periye dönüşür ve insana sadakatle hizmet eder. Pirabokun olduğu/yaşadığı evden bereket eksik olmaz. Hem güzelliğinden, hem de yarattığı bereketten ötürü insanların en çok sahip olmayı istediği ama en çok da korktuğu dişi cindir Pirabok. Ona sahip olanların ve onu yitirenlerin hikâyeleri ise asırlar boyunca dilden dile aktarılmıştı.(Genel Söylence)
Özellikle bu hikâye elektriğin, televizyonun, Olmadığı zamanlarda gaz lambasının ışığındaki efsunda ve odun sobasının tatlı ısısında anlatılan, çoluk-çocuk, genç-yaşlı herkesin hayretler içinde ve korkuyla dinledikleri bir hikâye özelliği taşımaktadır.
Pirabok efsaneye göre dişi bir cin olup yaklaşık 1000 ila 1500 yıl yaşamaktadır. Genelde su kenarlarında yaşamakta ve kesici aletlerden korkması sebebiylen de uzun saçlı ve uzun tırnaklıdır. Su kenarlarında özellikle tahta tarakla uzunca saçlarını taramaktadır. Gündüzleri su kuyusu ve mağara gibi karanlık yerlerde barınırken, geceleri ise köy evlerine ve ağırlara gizlice girip yemek ihtiyacını karşılamaktadır.
NSP- Pirabok tehlikeli bir cin mi, Peki en çok neyden nefret eder, nelerden korkar, yani yeryüzünde Pirabokun kötülüklerini engelleyecek güç kimin ya da neyin elindedir?
Seyit Selam Aslan- Pirabok yeni doğum yapmış kadınların en büyük korkusudur. Doğum yapan kadının 40 gün içinde ciğerlerini söküp çocuklarına götürüp yedirmektedir ki çocukları bu ciğeri yiyerek kötülüğe ilk adımını atmaktadır. Pirabokun bu özelliğinden dolayı doğumdan sonra kadın ve yakınları 40 gün boyunca büyük bir tedbir içindedirler. Rivayete göre erkeklerden korkan Pirabok, doğum sonrası olan 40 gün içerisinde o evin reisi veya erkeği o zaman içerisinde evi terketmez. Erkeğin bir öksürüğü bile o evden Piraboku uzaklaştırmaya yeterli olur.
Pirabokun en sevdiği hayvan at iken, en korktuğu hayvan kurttur. Atı binip oynamasından dolayı severken, kurttan ise onu yiyeceğinden korkmaktadır ki kurtlar Pirabok avcısıdırlar. Pirabok yaprak dolmasından nefret etmektedir ki dolma sarmısaklıdır ve onu yapan eve beddualar yağdırmaktadır.
Pirabok yakalandığı takdirde onu yakalayan kişiye, yaşadığı müddetçe hizmet eder ve istediği her şeyi karşılar. Örneğin her türlü yiyecek-içecek vb. ihtiyaçları başka evlerden çalarak karşılar. Ancak
?
Esir düşürüldüğü kişi tarafından tüm emirlerini yerine getirmek zorunda kaldığı gibi de verilen tüm hizmetleri söylenenin tam aksine istemeyerek yapmaktadır. Örneğin, efendisi tarafından şunu hemen yap denilen işe, Pirabok o işi geç yapar. Geç yap denildiğinde ise acele yapmaktadır ki, Pirabok istemediği bir olaydan esir düşmüştür. Ama söylenilen her işi yapmaktadır.
NSP-Biraz aksi bir cin olsa gerek Pirabok, peki Pirabok nasıl özgürlüğüne kavuşur?
Seyit Selam Aslan- Pirabok ancak çengelli iğnenin elbisesinden düşmesi ya da kopmasıyla özgürlüğüne kavuşabilir, dolayısıyla çengelli iğnenin niteliği ve sağlamlığı onun tutsaklığının müddetini belirlemekte önemli etkendir. Pirabok suyla haşır neşir olmasından çengelli iğne çabuk paslanıp kırılabilir bu sebepten de tercihen gümüş iğne kullanılmaktadır. Pirabok tek bir hikâyeden mevcut olmayıp benzeri çok sayıda değişik hikâyeye sahiptir.
NSP- Bu hikaye bana da çok uzak gelmedi, özellikle hamamlarda ve loğusa kadınların yalnız kalınmaması konusu dilden dile dolaşan bir olgu ancak benim bildiğime göre Pirabok demirden korkar o nedenle loğusa kadınlar genelde göğüslerinde veya iç gömleklerinde çengelli iğne taşırlar. Gerçekten de Pirabok tam bir Anadolu Efsanesi ve ben bu efsaneyi beyaz perdede görmek için sabırsızlanıyorum. Çok teşekkür ederim bu mini söyleşi fırsatını bana verdiğiniz için.
Seyit Selam Aslan- Ben teşekkür ederim. Beklediğinize değecek. Pirabok çok yakında çekimleri tamamlanınca yurdun dört bir yanında vizyona girecek İnşaallah.
SEYİT SELAM ASLAN KİMDİR?
Aslen Mardin Midyat doğumlu olan Seyit Selam Aslan, Yeşilçam sinemasında ışık şefi ve görüntü yönetmenliği asistanı kamera operatörü geçmişi oldu. Hababam sınıfın serisini ve çok ödüllü filmlere imza atan örneğin Derviş Bey,Gazeteci, Kahır,Istanbu l79, Ah Nerede ,Mavi Boncuk, Yılmaz Güney in Hala Yasaklı Filmi olan Bir Gün Mutlaka Gibi Filmlere İmza Atan yönetmen Hüseyin Özşahinin asistanlığını yapmakta. Esas mesleği profesyonel bir fotoğrafçı ve rütüşör olarak işe başladı ve Prestij fotoğrafçılıkta uzun bir dönem emek verdi.