Alzeimer hastası olan bir adamın çocukları (A) adlı hocaya giderek babalarının zaman zaman namaz kıldığını fakat namazın içindeyken eve giren çıkanla ilgilendiğini ve namazı yarıda bıraktığını, bazen de namaz esnasında konuştuğunu, Ramazan ayında oruçlu iken yemek yediğini söyleyip, babalarının nasıl ibadet etmesi gerektiği veya bu konuda neler yapabilecekleri konusunda hocadan fetva istediler.
Hoca soruyu dinledikten sonra şöyle dedi: “Kardeşler, dinimizin teklif şartı akıldır. Yani ancak akıllı olanlar dininin emirleriyle mükelleftirler. Sizin babanız Alzeimer hastası olduğu için aklının önemli bir kısmını kaybetmiş, unutkanlık hastalığına yakalanmış ve nasıl ibadet edeceğini bilmiyor. Dolayısıyla babanızın üzerinde herhangi bir teklif yoktur. Namaz kılması da gerekmez oruç tutması da.”
Alzeimer hastası babanın çocukları bu cevaptan tatmin olmadılar ve bu kez (B) adlı hocanın yanına gittiler. Aynı soruyu ona da sordular ve Alzeimer hastası babalarının ibadeti hakkında fetva istediler. Hoca şöyle dedi: “Doğru, hastalığından dolayı babanızın aklının bir kısmı gitmiş ve mecnun (deli) hükmüne düşmüştür. Dolayısıyla ibadetle mükellef değildir. Ancak babanıza mecnun muamelesi yapacağınıza, ona hasta muamelesi yapın ve gücünüz yetiyorsa her gün için bir fakir doyurun. Bu tasadduk, hem onun sevabını arttırır hem de sizin.”
(A) adlı hoca (B) adlı hocanın böyle bir fetva verdiğini duyunca hüngür hüngür ağladı ve şöyle dedi: “Allah (B)’den razı olsun. Ferasetiyle ne kadar isabetli bir fetva vermiş. Anladım ki bir fetva fetva olmadan takva içermesi gerekir.”
(B) adlı hocanın fetvasında takva vardır. Çocuklar babalarına mecnun muamelesi yapıp onun tamamen ibadetten sorumsuz hale getirebilirlerdi. Fakat (B)’nin verdiği fetvada babaya hasta muamelesi yapılıyor. Bilindiği gibi müzmin bir hastalığa maruz kalanlar Ramazan’da her gün için fakire bir fidye verirler. Böylece oruç ibadetinden kurtulmuş olurlar. Oysa mecnun ibadetle mükellef değildir. Takva içeren bu fetvaya göre çocuklar babalarına mecnun muamelesi değil hasta muamelesi yapmış oldular. İşte (A) adlı hocayı ağlatan fetvadaki bu inceliktir.