Açılım ve Katılım

Açılım ve Katılım

            Gündemde açılım, referandum, Avrupa Birliği ve Diyanet'in kanunlaşmış yasası var. Açılımdan bir şey anlamış değilim yeni bir buluş mu, keşif mi, kapalı bir kutu içinde ne var ne yok açıktan belli değil. Açılımın Kürtlere bir pastaymış gibi sunulmasına kızıyorum. Bir yenilik yapılacaksa ülkenin tüm insanlarına yapılmalıdır. Midesi boş olan insanın kafasına bir şey yerleştiremezsiniz. Biri “Ne mutlu Türk'üm diyene.”, diğeri Ne mutlu Kürt'üm diyene.” diyorsa, ikisinin kesiştiği nokta aynıdır.

 Toplumun ortak malı ise “Ne mutlu Müslüman'ım diyene.” demektir. Bu kelime sanırım ilkelere aykırıdır. Öyle ise boğuşmaya devam edin. Yazık değil mi? Kalıplaşmış dayatmacı söylemlerle açılım olmaz. İsterseniz taş atan çocuklar için kanun çıkarın onbeş yaşından küçükler Kur'an kursuna gidemez dediğiniz müddetçe kimseyi ıslah edemezsiniz.

Dindarları potansiyel suçlu gördüğünüz müddetçe açılıma katılım bekleyemezsiniz. Türkiye güdülen toplum zincirlerini kırmıştır. Her türlü zulmü yapacaksınız zulmü yapanlar elini kolunu sallayarak gezecekler. Adliyenin gücü bunlara yetmeyecek, dedikleri dedik olacak. Önce bu hain, cani, makam sevdalılarından intikamımızı alın. Ceza evlerine atıldıkları zaman soluğu Gata'da alan, bir yılı aşkın devlet bütçesi ile tedavi gören, imtiyazlı sözde hasta olanlardan ürkeceksiniz dokunamayacaksınız. Bunlardan hesap soracak savcıları görevden aldıran dokunulmazlara tam dokunun ki bu millet size güvensin. “Silahla terörü bitiririm.” diyorsanız, yanılıyorsunuz. Denenmiş denenmez.

Elli milyonluk elektrik fatura parasını ödeyemeyen fakiri icralık edeceksiniz. Bu parayı tahsile çalışacaksınız, Deveyi hamudu ile beraber götürene bir şey yapamayacaksınız. Açılım diyeceksiniz, neyin açılımı? Referanduma gelince evet demekle beraber, evet çıksa ne olur, çıkmasa ne olur? Kurulduğu günden beri değişen isimleri ne olursa olsun, CHP hem iktidardır, hem muktedirdir. Halk bu zihniyeti tanıyor iktidarı asla vermez. İktidar olup muktedir olamayanlar utansın. Dünün sokak çocuğu, siyasetle yıldızı parlayan bugünün partilisi ben valiyi telefonda beş dakika beklettim diyorsa, kültür müdürüne tokat, gazeteciyi, parti yöneticisini darp edebiliyorsa sisteminizi sorgulayın.

Avrupa bize bu güne kadar ne verdi? Gözyaşı, kan, işgal, sömürme, sindirme, ırz düşmanlığı, çifte standart v.s. Irak, Afganistan, Filistin, Bosna Hersek canlı örnekleridir. Hakkını yemeyelim ineklerimiz Avrupalı oldu. Bundan sonra bol bol sütü görün, ağır gelen eti görün gıda faslı açıldı ya. İnekler kamyona incitmeden bindirilecekmiş. Kurban edilirken kurallar konulacakmış, insan katillerinden ders alınacakmış. Yazıklar olsun mimsiz medeniyet peşinde koşanlara acımaktan başka elimizden bir şey gelmez.

       Diyanetin yeni yasası hayırlı olsun. Yirmi beş yıllık Diyanette çalışmamla biliyorum ki idareciler kanun hükmündedir. Sınıflandırma yapılacakmış kime başa (amire) yetki verilmiş derecelendirme yetkisi tamda amire karşı zaptu rapt itaat örneğidir. Yasa çıkmadan önce el bağlamış, yağ fazla dökmüş olanlar zaten önceden baş imam, baş vaiz, baş müezzin, baş memur, baş görevli idi. Şimdi resmiyet kazandı. Bunlar aslında güzel şeyler sınıflandırmalar bir komisyon tarafından yapılsa daha iyi olamaz mı? Dokunulmaz olan amiri kaya gibi yaptınız. Suiistimaller, kayırmalar zirveye ulaşır. Hac veya yurt dışı görevlendirmelerinde başlar önceden belli olup, pastanın tamamını yiyordular.

Hükümet madem din adamlarını bu kadar seviyor, özel maaş zammı yapıyor, onları da açılıma dâhil etsin. Diyanet teşkilatında çalışarak emekli olan emekli sandığı emeklilerine zam verilmemesi çifte standart olsa gerek. Sandıkta hesabı sorulacaktır. “Tarlada izi olmayanın harmanda yüzü olmaz.”.