ALGI OPERASYONLARINA DEVAM EDİLİYOR
17 Aralıktan beri ısrarla sürdürülen algı oluşturma operasyonları, Okyanus medyası tarafından aralıksız sürdürülüyor. Eksiklik yönünden hükümetin bir habbesi kubbe yapılarak tüm dünyada hükümetin yolsuzluk yaptığı imajı verilmeye çalışılıyor. Paralel yapı, elemanlarının sadakatini kaybetmemek için toplantı üstüne toplantı yapıyor. Hedef Ak Parti ve onun hükümetidir ve o zamanın Sayın Başbakanını ve hükümetini kamuoyunda itibarsızlaştırmaktır Evet, asıl hedef, 12 yılda 9 seçim kazanan Recep Tayyip Erdoğandır.
Operasyonları yapanlar ve yaptıranlar çok iyi hesapçıydılar, besbelli Her şey, Recep Tayyip Erdoğanı Ağustos ayında yapılan Cumhurbaşkanlığı seçimlerine sokmamaya yönelikti. Çünkü onlara göre eğer Erdoğan Cumhurbaşkanı olursa, bir dahaki Cumhurbaşkanlığı seçimini de kazanacak ve Türkiye Cumhuriyetini dünyada ilk on devletin arasına sokacak olan 2023 hedefleri gerçekleşmiş olacaktı. Bunu engellemek için mutlaka Erdoğanı itibarsızlaştırmak gerekiyordu.
Hatırlayın; ABDde konuşan zat Maşerî vicdanda rezil olacaklar diyordu. Bunun anlamı, Sayın Başbakanın ve Ak Partinin kamuoyunda ve halkın nazarında itibarsızlaşmasıdır. Yolsuzluk operasyonları bu iş için uydurulan bir kılıftır. Diyelim ki, gerçekten dört bakanın yolsuzluğu söz konusu Ama yapılan teknik takiplerin hiç birisinin hukukî mesnedinin bulunmaması, amacın sadece kamuoyunda hükümeti itibarsızlaştırmak olduğunu ortaya koymaktadır. Tek endişeleri, Tayyip Erdoğanın Cumhurbaşkanlığı seçimini kazanmasıydı. Çünkü eğer Tayyip Erdoğan 10 yıl gibi uzun bir süre Cumhurbaşkanlığında kalırsa, şer odaklarının hiçbir talebinin karşılanmayacağını çok iyi biliyorlardı. Şimdi de koro halinde başkanlık istemine karşı çıkıyorlar. Eğer başkanlık sistemi gelirse, iktidar umudu taşımayan ve sadece yandaşlarına koltuk dağıtan muhalefet patileri, eskisi gibi milletvekili koltuklarını ulufe gibi dağıtamayacaklardır.
Onlar Türkiyenin aleyhinde konuştukça, dışarıdan birileri de, özgürlükler açısından Türkiyeyi en geri ülkeler arasında gösteren bir rapor yazıyor. Türkiyeyi yalnızlaştırma planının arkasında üst aklı görmemek körlükten başka bir şey değildir. Şimdilerde terör örgütü İŞİD ile işbirliği yapmıştır diye Sayın Cumhurbaşkanını Lahey adalet divanına şikâyette bulunmuşlar. Bir taraftan Batının dişleri karınlarında olan müfteris [parçalamaktan zevk alan] liderleri, bir taraftan da onların dümen suyuna girmiş 3. dünya ülkelerinin bazı liderleri Paralel yapı elemanları tarafından ellerine tutuşturulan raporlarla Türkiyeyi yalnızlaştırmaya çalışıyorlar. Türkiye Somaliye yardım ettiği için yarın, teröristlerle işbirliği yapmıştır diye yaygara koparırlarsa şaşmayın.
Yıllardır dışarıdan emir alarak Türkiyeyi yönlendirmeye çalışan vesayetçi odaklar, ilk defa halkın içinden çıkan ve mason teşkilatlarından emir almayan, ABD ve İsrail politikalarına ters düşen bir partiyi ve onun genel başkanını alaşağı etmek için çıldırasıya çaba sarf ediyorlar. Yolsuzluk operasyonlarıyla başlatılan bu son darbe girişimi, diğer darbe girişimlerinden çok farklıdır. Bunun amacı kamuoyunda algı oluşturmak, ABDdeki zatın deyişiyle, maşerî vicdanda Tayyip Erdoğanın hükümetini suçlu ilan ederek yerel seçimleri ve Cumhurbaşkanlığı seçimini kaybettirmekti. En azından yerel seçimlerde Ankara ve İstanbulu Ak Partinin elinden almak istiyorlardı. Allahın dediği olur elbette ki Onların dediği değil Dolayısıyla devşirme adaylarıyla rezil oldular. Nerede, sağdan sola kaydırılan Mansur Yavaş Bey? Nerede, hem sağa hem sola yaslandırılan ve allanıp pullanan Ekmeleddin Bey?
Aslında yapılanlar klasik ve bildik usullerdi. Asıl amaç, başarılı bir iktidarı, seçimlerden hemen önce yolsuzlukla suçlayıp hem seçimlerden istedikleri sonucu almak hem de yargı yoluyla darbe yapmaktı. Yaklaşan yerel seçimler arifesinde, bu kadar büyük projelere imza atan bir hükümeti itibarsızlaştırmak için hükümeti yolsuzlukla suçlamak, yani haysiyet cellâtlığı yapmak yeterlidir.
Allah aşkına, yolsuzluk içinde olan bir hükümet 11 yılda 613 bin konutu, marmarayı, 27 tane hava alanını, Türkiyeyi saran duble yolları, milli geliri üç katına çıkarmayı ve sağlık reformu gibi büyük hizmetleri yapabilir mi? Eskiden solcu ve ateist medya, yapılan her iyi şeye karşı çıkıyor ve manipülasyonla darbe ortamları hazırlıyorlardı. Şimdi ise, emri gizli bir örgütten aldığı besbelli olan paralel medya, eski solcu-ateistlerin yerini tutmuş ve yolsuzluk operasyonlarından başka her şeyi gündeminden çıkarmış durumdadır. Nasıl da 1725 Aralık operasyonlarını yürüten savcı ve kolluk kuvvetlerine sahip çıkıyorlar. Operasyonları yapanların, o medya grubuyla canlı bağlantı içinde olduğu aşikâr değil mi?
Kısacası, muasır medeniyetin birer simgesi olan hızlı tren, hayal ötesi bir proje olan Kanal İstanbul, marmaray, 3. köprü, havaalanı, devlet bürokrasisi içinde yapılan reformlar v.s Şer odaklar, bu olağanüstü gelişmelerin beğenisini halkın hafızasından silmek ve onun yerine yolsuzlukla ilgili algıyı yerleştirmek için böylesine kirli bir savaşa başvurdular. Dikkat edin, hükümetin en çok başarılı olduğu kalemlerde yolsuzluk soruşturmaları başlatılıyor. Hızlı tren, Bankacılık ve TOKİ gibi Gezi olaylarında ayaklanan sözde bir sanatçı, Sayın Başbakan, yapılanların birkaç ağaç için olmadığını hala anlamadın mı? demişti Paralel medyacılar toplantılarında şunları söylüyor: Biz 2010 referandumunda yargıyı laikçilerden tasfiye eden fıstık gibi bir anayasayı altın tepsi içinde Erdoğana teslim ettik. Ama adam hizmetin dershanelerini kapatmaya kalktı. Bunu onun yanına bırakır mıyız?
Tarih tekerrür ediyor. Menderes de 3. kez seçim kazanınca aynı olaylar ve iftiralarla karşı karşıya kalmış, bir darbeyle iktidardan uzaklaştırılmış; ardından da idam edilmişti. Ama halk bu kirli tezgâhın bilincindedir. Silah ters tepti ve ters tepecektir. Bundan eminim.