Al satarım Bal satarım, Proje satarım!..
Benim Şanlıurfa ve bölge için çok önemli projelerim var. Gençler için “aquapark”, kadınlar için eğitim, dikiş-nakış, güzelik vs. salonları, erkeklere çalışmadan para kazanmanın yollarını öğreteceğim.
Balıklıgöl’den Abidiye kavşağına “tramvay” getireceğim.
Osman Bey kampusundan TOKİ’ ye (Batıkent) kısa metrajlı film sahneleri, pardon yolu kısaltacak helikopter taksi hizmeti getireceğim.
Birinci derece tarım arazisinde dikilen Valilik binası, Halpazarı ve adliyenin çatısına sera yapılacak ve işçileri de cezaevi mahkûmlarından oluşacak.
Hiçbir kız kocasız, hiçbir genç evsiz kalmayacak.
Kimsenin kimseye yardım etmediği ama siyasette ve bürokraside “Her şey sizin için” kavramını “Her şey sadece ve sadece benim” için olarak değiştireceğim.
Şimdi!...
Son günlerin en moda gündemi “Projelerim” var. “Al satarım bal satarım yeni yeni projeler satarım” tekerlemesi ağızlarda sakız oldu.
Siyasetçilerden, bürokratlara… STK’lardan, kanaat önderlerine kadar her önüne gelen bir projeden bahseder oldu.
Kimi bunun için kitapçık dağıtıyor. Tabi kitapçık dağıtanlar pastayı kaptı. Diğerleri biraz yaya kaldılar ama boş durmadılar. Onlarda kendi projelerini dillendirmeye başladılar.
Urfa’da bu güne kadar hazırlanmış projeleri toplasanız ve kitapçıklara bassanız kütüphane doldurur. Ama iş bu projeleri uygulama aşamasına geldi mi, hiç kimse rastlamaz.
Yollar için proje hazırlanır, proje kabul edilir, ihalesi yapılır, ihaleyi yapan kurum bedelini devlet kasasından yani milletin parasından öder. ama ortada ne yol var ne de, ‘neden bu yol yapılmadı’ diyen devlet kurumları var!..
Elektrik için proje yapılır, ihale yapılır, bedel ödenir. Ama ortada ne elektrik var ne de, ‘bu iş neden yapılmadı’ diyen yetkili kurum var!..
Bazı siyasetçiler insanların en temel ihtiyacı olan yol, su ve enerjiyi rant kapısı yapmışlar. Enerji için kurumdan aldıkları bir trafo ile o bölgeyi/köyü oy deposuna dönüştürmek için o trafoyu babalarının malıymış gibi bir lütuf olarak verir, böylece o bölge/köyü oy deposu yapar. Kimisine de bunları para ile satarlar.
Bunun hesabını soracak olan üst siyasetçiler de sadece şikâyet ederler; “o kadar para geldi ne oldu anlamadım” diye yakınır.
Bir örnek vermek istiyorum, Çin dünyanın en büyük su üstü köprüsünü 5 yılda tamamladı. Köprünün uzunluğu 43 KM. bizde ilk defa özel idare tarafından bir yol yapımı başladı. Şanlıurfa Viranşehir arası. 90 KM’lik yol. Sanırım 5 yıl oldu. Hala bitirilemedi. Yol zaten var da, bunu çift yol yapacaklardı. Hala yapmalarını bekliyoruz.
Bu yol ile ilgili talimat Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından Topçu Meydanında Şanlıurfalılara hitap ederken ve onlarca TV kanalında canlı yayında Ceylanpınar-Viranşehir yolu için 2010 yılında bitirilmesi için valiliğe talimat verdi. Hatta bitirilmediği takdirde Valiyi Urfa’da oturtmamaları içi de Ceylanpınarlılara talimat verdi.
Yıl 2011. Aylardan Temmuz. Yol hala tamamlanmadı. Ne talimat alan Vali yolu yaptı. Ne talimat veren Başbakan neden tamamlanmadığını sordu. Ne de Ceylanpınarlılar Urfa valiliğine "hani yolumuz sayın valim” dedi.
Şimdide Milletvekilimiz Faruk Çelik’le başlayan proje yarışında ağzı açılan projeden bahseder oldu. Valilik ‘70 Projemiz var’ diyor. Belediye ‘50 projemiz var’ diyor. AK Pati ‘400 projemiz var’ diyor.
Eğer ben proje yaparsam ve uygulamaya koyabilirsem bir tek projem olacak. Projem şu; bu projecilerin “projem var” demesini yasaklamak. Yapabilir miyim? Hiç sorun değil! Nasılsa hesap soran yok! Bu kadar proje bolluğu olduğu ortamda, bu proje rahmetinden sizde payınızı alın! Bunlar böyyüklerimizin rahmeti. Üzerimize de yağsın!..