Thomas Oswald'ın sıra dışı bir uğraşısı var. 44 yaşındaki polis memuru, mesleğinden arta kalan zamanlarda küçük işler yapıyor. Oswald, Münih'te bisikletle yola çıkıyor, belli noktaların fotoğraflarını çekiyor veya bir eğlence yerinin kablosuz internet bağlantısı olup olmadığını kontrol ediyor. Oswald her iş karşılığında ya puan kazanıyor ya da ücret alıyor.
Buna imkân tanıyan ise Streetspotr' adlı bir uygulama. Kullanıcılar akıllı telefonlarından uygulamayı açıp, etraflarında nerede halledilebilecek küçük bir iş olduğunu görüyor. Söz konusu fikri Almanya'da hayata geçiren Dorothea Utzt şöyle konuşuyor:
Bizim müşterilerimiz genelde firma rehberleri ya da genel olarak yayınevleri, yani sürekli olarak güncel verilere ihtiyaç duyanlar. Almanya genelindeki restoranların açılış-kapanış saatlerini öğrenmek, ürünlerinin süpermarketlerde doğru yerleştirilip yerleştirilmediğini kontrol etmek isteyenler gibi... Navigasyon üreticileri sokak bilgilerine ihtiyaç duyuyor mesela. Yani, işverenlerimiz çok farklı alanlarda faaliyet gösteriyor.
Bu uygulama, akıllı telefonu olan herkesi bir veri avcısına dönüştürüyor. Kullanıcılar yaptıkları iş karşılığında çok küçük ücretler almasına rağmen, uygulama büyük ilgi çekiyor. Almanya'da 210 binden fazla kişi söz konusu uygulamayı kullanıyor ve bu sayı giderek artıyor. Diğer küçük iş uygulamalarına da talep artıyor. Dijital Toplum adlı dernekten Markus Beckedahl, Yalnızca kazançlarına bağlı değil. Bir uygulama oyun unsurlarını kullanmayı başarınca, mesela puanlar toplayıp bir topluluk içerisinde prestij kazanma söz konusu olunca, bu insanları motive eden önemli bir faktör oluyor, paradan daha büyük bir rol oynuyor" diyor.
'Kapitalizmin son sürümü'
Ancak Beckedahl'e göre bu sistemin bazı açıkları da var. Sistemin emek sömürüsünün yeni bir biçimi olduğunu savunan Beckedahl sözlerini şöyle sürdürüyor: Almanya'da bu işlerden alınan ücret karın doyurmaz. Sosyal güvenceleri, iş güvenceleri yok, sendikaya üye değiller. Bu şu anlama geliyor: Kapitalizmin yeni sürümüyle karşı karşıyayız.
Streetspotr fikrini hayata geçiren Dorothea Utzt ise bu suçlamaları reddederek, her şeyin gönüllülük prensibine dayandığını vurguluyor. Kullanıcıların serbest çalışan kategorisinde olduğunu belirten Utzt, sosyal güvence, sigorta gibi konular ile de kendilerinin ilgilenmesi gerektiğini şu sözlerle ifade ediyor:
Bunu herkes yapabilir ve biraz para kazanabilir. Hukuki açıdan bir sorun yok. Bu tabii ki sosyal güvence yükümlülüğü olan bir iş değil, fakat bu sömürü olduğu anlamına gelmez.
Bu tür uygulamaların ileride toplum yapısını değiştirebileceği de öne sürülüyor. Zira kullanıcılar, tıpkı karıncalar gibi tek tek bilgi ve veri topluyor. Örneğin menüler ve tüm restoranların açılış-kapanış saatleri yakında güvenilir ve güncel şekilde internette yer alabilir. Şehir merkezindeki boş park alanları dahi anında akıllı telefonlara yansıyabilir.
Dijital Toplum derneğinden Markus Beckedahl, Vikipedi ile başlayan ve bilgiyi kullanışlı hale getiren eğilimin gün geçtikçe güçlendiğini söylüyor. Ancak Beckedahl'e göre önemli olan, sonunda bilginin herkesin kullanımına açık olması. Fakat bu gelişme bazı riskleri de beraberinde getiriyor. Dorothea Utzt, her iş ilanının önceden değerlendirildiğini söylüyor. Örneğin, kentteki bütün otomobil plakalarının fotoğraflarının çekilmesini isteyen bir dedektifin iş ilanının sisteme yerleştirilmeyeceğinin altını çiziyor.
Uygulamayı kullanan Thomas Oswald ise işin bu yönleri ile fazla ilgilenmiyor. 2012 yılında uygulamayı telefonuna yüklediğinden beri Oswald 450 defa uygulamayı kullanmış, bazen günde 40 iş halletmiş. Karşılığında aldığı ücretin üç haneli rakamların üzerine çıkmaması onun için çok da önemli değil. Oswald, kendisi için önemli olanın iyi zaman geçirmek olduğunu söylüyor. Ona göre de bu sistem gönüllülüğe dayandığı için sömürü değil. Zira istemeyenler, uygulamayı kullanmama özgürlüğüne sahip.
Kaynak: DW