Akademik ahlaksızlık

Akademik ahlaksızlık

      Günlerdir medyada tartışılan bir konu var. Olay şu; bir üniversite de iki öğrenci ödev/tez olarak porno film çekmişler. Ve sanırım bu olayı ilk olarak ‘Tempo’ dergisi yazmıştı/duyurmuştu…

      Tempo dergisinin haberine göre İstanbul Bilgi Üniversitesi'nde bir grup öğrenci, akademik çalışma adı altında porno film çekmişler…

     Öğrencilerin porno film çekme teklifine ilk önce şaşıran hocaları ve üniversite yönetimi; “daha sonra öğrencilerin baskılarına karşı evet demişler.”

      Öğrencilere zorluk çıkaran hocalara öğrenciler; hani demokrasi vardı, hani özgürlük olurdu demişler. Burası üniversite, burada da demokrasi işlemezse, burada da özgürlüklerin önü açılmazsa nerede olacak bunlar, demişler ve öğrenciler üniversite hocalarını ve bölüm başkanlarını ikna edip ekiplerini kurmuş ve filmlerini çekmişler…

      Düşünün bir üniversitede bilim ve ilim olması gerekirken porno film çekiliyor ve bunun adına da; Özgürlük diyorlar, demokrasi diyorlar.

      Özgürlük dedikleri demokrasi dedikleri ahlaksızlıkmış da haberimiz yokmuş. Bakın bu film çekildikten sonra demokrasi tıkır tıkır işlemeye başladı.! Bizler muasır medeniyetler seviyesine çıkmaya başladık! Diyeceğim ama terbiyem müsaade etmiyor. Ahlakın bittiği, değerlerin kaybolduğu, hayâ ve hicabın hiç bilinmediği bir konuda ne denilebilir ki? Düşünün Müslüman bir ülkedesiniz ve ahlaksızlık size özgürlük diye dayatılıyor.

     Akademik kariyerli, profesör unvanlı bazı kendini bilmez olanlarda çıkıp ekranlarda özgürlük, falan filan diye geveleyip duruyorlar. Yani resmen ahlaksızlığı övüyorlar. Tetikliyorlar, destekliyorlar…

     Başörtülü öğrencilere üniversite kapılarının kapandığı, namaz kılan öğrencilerin okuldan atıldığı ve fişlendiği bir ülkede; “ahlaksızlığın en üst seviyesi olan, ahlaksızlıkta zirve yapan bu durumun hoş karşılanması ve özgürlük olarak görülmesi kabul edilir bir şey değildir.

     Hiç kimse ahlaksızlığı özgürlük diye, demokrasi diye dayatamaz. Bunun adı olsa olsa; “Özgürlük ve demokrasi adı altında insanları yozlaştırmak olur.” Değerleri dejenere etmek, aslından uzaklaştırmak olur. Başka izahı yoktur/olmaz bunun…

     İnsanlar belli kurallar çerçevesin de bazı şeyler yapabilirler. Her toplumda doğru ve yanlışlar olur/olabilir. Fakat hiçbir dinde, (ilahi olsun, beşeri dinler olsun) veya herhangi bir toplumsal görüşte olsun; “insanlar sınırsız bir özgürlük hakkına sahip değildirler/olamazlar.” Sınırsız özgürlük ve sorumsuzluk hayvanlarda olur. Şeytanlarda olur. 

    İnsanların her istediğini yapması, canlarının istediğini yerine getirmesi tek kelimeyle hayvani arzular ve davranışlardır. Çünkü ahlak; ben istersem alırım istersem bir kenara atarım denilecek bir şey değildir. Ahlak; kişilerin/insanların hayatında olmazsa, olmaz bir olgudur.

    Ahlaki konular yer ve zaman tanımazlar, değişken değillerdir. Kişiye özel ahlak olmaz. Toplumun her bir ferdi ahlaktan sorumludur. Zira ahlaki konular değişmez. Çünkü ahlak gerçeğe bağlı kalmak zorundadır, gerçek kendi gerçekliğinden dolayı vardır; yani ahlak bir lastik gibi uzatmak isteğinizde uzayacak bir şey değildir. Bu yüzden ahlakı aşan sınırları özgürlük veya birey hakkı olarak göremeyiz.

     Bu yüzden, bu ve buna benzer ‘ahlaksız’ olaylara; ahlak sahibi herkesin ve herkesimin karşı çıkması ve bu konuda ses çıkarması; hem dini ve hem de ahlaki bir görevdir. Aynı zamanda bu olaya karşı durmak “toplumsal/sosyal bir sorumluluk bilincinde olmanın da gereğidir.”

    Bakınız; ‘Victor HUGO’ toplum ahlakı üzerine “Ahlak Toplumun Temelidir” diyerek konunun önemini net olarak belirtmiştir. Şimdi hem ahlaksızlık ta zirve yapıp hem de hak hukuktan, bahseden bu ahlak yoksunlarına ayet- hadis versen yine anlamazlar, anlamak istemezler.

    Bir toplum için hukuk nasıl vazgeçilmez bir olgu ise; iş ahlakı da, ödev ve ders hayatı da vazgeçilmez bir olgudur. Çünkü yazılı hukuk kuralları, toplumun yazılı olmayan örf, adet, gelenek ve ahlak kurallarına göre belirlenir. NAPOLEON şöyle söylemektedir; “ahlak olmayan yerde kanun bir şey yapamaz.”  Ki, ahlaksızlıkta sınır tanımayan bir topluma kanunlar da işlemez/etki etmez. Kanunlar ahlaki değerler içerisinde yapılmadıktan sonra, kanunlar sadece kanun olarak kalırlar ve o kanunlar daha fazla ahlaksızlığı/ahlaki değerleri kaybetmeyi tetiklerler…

     Bu böyle bilinmelidir.