Ahmet Hakan, Koşaner'e 'racon' kesti

Ahmet Hakan, Koşaner'e 'racon' kesti

Ahmet Hakan, Koşaner'e 'racon' kesti

Hürriyet yazarı Ahmet Hakan, eski Genelkurmay Başkanı Işık Koşaner'in, ortaya çıkan 'ikinci ses kaydı'ndan sonra Koşaner'e fena çaktı.

Şahin Keskin / ROTAHABER Hürriyet yazarı Ahmet Hakan, önceki gün eski Genelkurmay Başkanı Org. Işık Koşaner'e ait olduğu iddia edilen ses kaydının ikinci bölümü video paylaşım sitesi dailymotion.com'da yayınlandıktan sonra Koşaner hakkında zehir zemberek açıklamalarda bulundu.

Ahmet Hakanı çıldırtan ve köşesinde ayağa kaldıran sözler ise Koşanerin ikinci ses kaydında gazeteciler için söylemiş olduğu; 'Bunlar analarını bile satarlar' sözü oldu.

Hakan, yazısında anaların yeryüzündeki en önemli varlık olarak kabul edildiği bir memlekette, devletin en üst kademesindeki kişilerin, öfkelendikleri anda, akıllarına ilk olarak 'analar” üzerinden küfretmek geliyorsa...O memlekette bariz bir ikiyüzlülük vardır'  dedi ve Koşaneri kendi tabiriyle 3 maddelik racon ile bitirdi.

İşte Ahmet hakanın o çarpıcı yazısı...

‘Bunlar analarını bile satarlar’ meselesi

MÜSTAFİ Genelkurmay Başkanı Işık Koşaner, ortaya çıkan “ikinci ses kaydı”nda gazeteciler için şunu söylüyor: “Bunlar analarını bile satarlar”.

Cümleyi okuyunca aklıma hemen Oktay Ekşi’nin “olaylı” yazısı geldi.
Oktay Bey de aynı cümleyi kullanmıştı:
“Bunlar analarını bile satarlar”.
* * *
Şu kadarını söyleyeceğim:
-  “Analar” hakkında kutsayıcı sözlerin alıp başını gittiği...
-  “Analar” edebiyatının ayyuka çıktığı...
-  Cennetin “analar”ın ayaklarının altına serildiği...
-  Sadece “analar”ın hakikaten ağladığına inanıldığı...
Bir memlekette...
Çok mühim kişilerin, öfkelendikleri anda, akıllarına ilk olarak “analar” üzerinden küfretmek geliyorsa...
O memlekette bariz bir ikiyüzlülük vardır.

Koşaner hakkında üç maddelik racon

BİR: Kurumsal mahremiyetini koruyabilmesi için eline bin türlü mekanizma teslim edilmiş bir general, kendi mahrem konuşmasını bile koruyamayacak hale düştüğünde “Kim dinledi? Nasıl dinledi?” türü sorular sorulmaz. Sadece “Bu ne büyük gaflet, bu ne büyük acizlik, bu ne büyük zillet” denilir ve geçilir.

İKİ: Işık Koşaner’in “Hiçbir şeyi doğru dürüst beceremiyoruz, beceremedik” türü itiraflarına, “Bravo Işık Paşa’ya! Ne de güzel özeleştiri yaptı” denmez, denemez. Çünkü kurumsal yapı içinde kalacağına inanılan gizli toplantılarda edilen laflardan özeleştiri sonucu çıkmaz.

ÜÇ: Kurumsal yapı içinde kalacağına inanılan gizli toplantılarda edilen laflardan ancak ve ancak “Aman kimse duymasın ama bizim de hatamız çok” türü arkaik bir “sızlanma” çıkar. “Aman kimse duymasın” denilerek yapılan itiraflardan ise esaslı bir arınmanın çıktığı görülmemiştir.

Çok süper bir gazetecilik tarifi

MÜSTAFİ Genelkurmay Başkanı Işık Koşaner, ortaya çıkan “ikinci ses kaydı”nda şunları söylüyor:
“Arkadaşlar! Hiçbir basın mensubu bize düşman olmaz ama dost da olmaz. Basın demek, basın mensubunun görevi demek, haber olabilecek bir şeyi yakalarsa çok affedersiniz, anasını bile satar onu oraya haber diye koyar. Hiç kimsenin gözünün yaşına bakmaz. Çünkü onun için en önemli şey haber bulmak, gazeteye koymak. Para alıyor çünkü”.
* * *
Size bir şey söyleyeyim mi?
Bu söylenenlerden...
“Anasını bile satar” ve “Para alıyor çünkü” şeklindeki yakışıksız ve çirkin iki cümleyi çıkarın...
Geriye kalan “gazetecilik” denilen mesleğin çok güzel tarifinden ibarettir.
“Gazetecilik” denilen meslek, ne eksik, ne fazla... Tam da budur

ROTAHABER