Ahmet Hakan, Kılıçdaroğlu'nu bitirdi!
konuk eden Ahmet Hakan yaşadığı hayal kırıllığını anlattı: "Üç vakte kadar 'Kemal Kılıçdaroğlu efsanesi' yer ile yeksan olur."
Hürriyet gazetesi yazarı Ahmet Hakan Coşkun'a göre, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ezberleri bozacaktı, siyasetin kurallarını baştan yazacaktı. Türkiye'de siyasette yeni bir anlayış gelecekti. Başbakan Erdoğan yaklaşımındaki isimlerin sonu gelmiş, Kılıçdaroğlu tarzı siyaset dönemi başlamıştı.
Ahmet Hakan, CNN Türk'te Kılıçdaroğlu'nu konuk ettiği son programının ardından yaşadığı hayal kırıklığını anlattı ve "Efsane yer ile yeksan olur" dedi.
İşte yazının ilgili bölümü:
"Kemal Bey heyhat"
Ben sanıyordum ki...
Kemal Bey partiye bütün ağırlığını koyarak bir destan yazacak.
Ben sanıyordum ki...
Kemal Bey öyle bir samimiyet duvarı örecek ki kurşun geçmeyecek.
Ben sanıyordum ki...
Kemal Bey en küçük bir şaşkınlık yaşamadan olaya hakim olacak.
Ben sanıyordum ki...
Kemal Bey halka dokunan, halka geçen taraflarına çok şey ekleyecek.
* * *
Ankara'ya gittim...
Kendisiyle üç saat geçirdim.
Sorulara verdiği cevaplara dikkat kesildim.
Yaklaşımlarına baktım, cesaretini ölçtüm, risk alıp almadığını kontrol ettim, gözlem yaptım.
Sonuç?
Heyhat ki heyhat!
Hadi "kocaman bir hayal kırıklığı" demeyeyim de "hayal kırıklığına ramak kala" diyeyim.
Ne de olsa umuda minicik de olsa bir kapı aralamak lazım.
* * *
Nasıl bir "Kemal Kılıçdaroğlu portresi" ile mi karşılaştım?
Hemen anlatayım:
Karşımda aradan geçen bunca süreye karşın lider olduğunun sımsıkı bilincine varamamış bir Kemal Kılıçdaroğlu duruyordu.
Şaşkın ve ürkekti.
Bir planı yokmuş gibiydi.
En haklı olduğu konularda bile masaya yumruğunu vurup son sözü söyleyemeyecekmiş edasındaydı.
Etrafı kolluyor, dengeleri gözetiyordu.
En fenası risk almaktan fena halde çekiniyordu.
Cesur şeyler söyleyip hata yapmaktansa bilinenleri tekrarlayarak cesaretsiz kalmaya razı olmuş gibi bir hali vardı.
Tipik bir Ankaralı gibiydi...
Laf çeviriyor, konunun özüne gelmiyor, en aşılmış mevzularda bile bir çift laf edemiyordu.
Açık konuşamıyordu.
Bu durum, en önemli silahını, yani samimiyet silahını elinden alıyordu.
"Kürt sorunu" konusunda en klişe çözümlere yaslanıyordu.
"Üniversiteler bin çiçeğin açtığı yerlerdir. Kıyafet yasağı da neymiş? Üniversite çağına gelmiş delikanlıların kıyafetine devlet ne karışırmış?" cümlelerini kurmaktan bile kaçınıyordu.
* * *
Son sözüm şudur:
Eğer bu böyle giderse...
Üç vakte kadar "Kemal Kılıçdaroğlu efsanesi" yer ile yeksan olur.
Ne demişler?
Acı konuş ama doğru bildiğinden şaşma..."
Yazının tamamını özgün kaynağından okumak için tıklayın