Ahlak Ve Saygı Yerine Maddiyata Yönlendirmek

Ahlak Ve Saygı Yerine Maddiyata Yönlendirmek

İnsanlar için gerek doğum gerekse ölüm olsun, imtihan için halk edilmişlerdir. Bu imtihan herkes için farklı şekillerde olabilir. Her insanın imtihanı aynı değildir. İmtihanlar çeşit çeşittir. Sıkıntıların her nevi imtihan olduğu gibi, insanlara sunulan imkanlarında her türlüsü imtihanın bir parçasıdır.

Fakirlik imtihan, zenginlik imtihan, sağlık imtihan, hastalık imtihan, sakatlık/engelli olmak imtihan… Velhasıl kula verilen her şey imtihanın bir parçasıdır.

Çok servet edinme, biriktirme gibi İslami ve insani olmayan hasletler; modern köleliğin insanları bencilleştirmek, aslından uzaklaştırmak, oyalamak ve uyutmak için dayattığı…İnsanların bilinçaltına yerleştirdiği, tamamen bireyselliğe ve bencilliğe sürüklemek için çalıştığı yanlış ve tehlikeli bir gayrettir.

Çevremizde bile artık anneler kızlarına; “kızım oku, hayatını kurtar, kocana bile muhtaç olma” diye telkinlerde bulunuyorlar.

Haliyle bu ve benzeri sözler tekrar tekrar söylendiği için çocukların bilinçaltındaerkeklerden nefret etme duygusu yerleştiriliyor.

Kız çocukları büyüyüp bir göreve geldikten sonra, evlendikleri kocalarına kafa tutmaya başlıyorlar. Kadın kocasından emir almasın diye çalıştığı - resmi kurum veya özel sektör olsun fark etmez- iş yerinde; 3-5 kişiden emir alır. Bazen müşterilerden azar işitir. Hakarete uğrar… Hepimiz zaman zaman görüyoruz, duyuyoruz, hastanelerde, bankalarda… Çalışan hemşire doktor, memurlar birçok hakarete ve saldırıya maruzkalıyorlar. Tabi ki bunların olmaması için bir takım tedbirler alınması gerekir. Toplumun ahlak ve bilgi yönünden bilinçlendirilmesi gerekir. Ancak burada en büyük görev anne babalara düşüyor. Anneler kızlarına, sadece kariyer yapması ve ekonomik bağımsızlık kazanmasını öğretmemeli, kızlarını sadece bunun için okutmamalı…

Okumanın ve kendisini geliştirmenin topluma fayda sağlamak için, gelecek nesillerin sağlıklı ve medeni olmasının yanında, yardımsever, saygılı, manevi duyguları güçlü evlatlar yetiştirmesi için gerekli olduğunu tavsiye etmelidir, Anne babalar - özellikle anneler için…- bu bir insanlık vazifesidir.

Yoksa sırf kariyer yapması ve ekonomik açıdan bağımsızlık kazanması için okuyan kızların, ileride aile içi felaketlere sebep olup, toplumun geleceğine dinamit koymaktan öteye geçmediğini bilmeliyiz, toplum olarak.

Günümüzde boşanmaların her yıl giderek artış göstermesinin en büyük faktörü yukarıda saydığımız Saiklerden olduğunu birçok araştırmalardan görüyor ve şahit oluyoruz.

Oysa biz medeniyet sahibiyiz, geçmişi derinlerde olan, kökü çok eskilere dayanan bir medeniyetin torunlarıyız. Tek başlarına bir şey ifade etmeyen, ancak birliktelikten, güçlü aile bağlarından güçlü toplumlar çıkaran bir medeniyet ve kültürün çocuklarıyız.

Büyük bir dağı oluşturan çakıl taşları gibidir bizim geçmişimiz. Ailede dikleşme yerine karşılıklı sevgi, saygı olan, muhabbet olan bir medeniyetimiz, inancımız var.

Muhabbete ve sevgiye dayanmayan, maddiyata odaklanan aile ve toplumlar, mutsuz olurlar. Birbirleriyle barışık olmazlar. Kendi kendileriyle bile çekişmeli duruma düşerler. Bu konuda peygamberimiz Hz. Muhammed kızı Fatıma’ya; “Ya Fatıma, sen Ali’ye cariye ol ki, Ali’de sana köle olsun…” diyerek örnek aile nasıl olur bize göstermiştir.

Çok samimi olduğum bir arkadaşım anlatmıştı. Adı İbrahim olan arkadaşımın anlattığı konu şöyle; “eve gittim baktım teyzelerim bize gelmişler, hoş beş ettik, sohbet falan, teyzelerim içerde de dışarda da kapalı giyinirler, tam tesettürlü… Ancak baktım bir teyzemin genç kızları tabiri caizse, manken gibi giyinmişler! Açık saçık… Dedim teyzeciğim kusura bakma ama bu kızlara daha düzgün kapalı kıyafet giydirsen olmaz mı?”

Teyzem dedi “evladım onlar genç, bırakalım da biraz gençliklerini yaşasınlar…”

“teyzeciğim zaten genç olduğu için en çok onların örtünmesi gerekir, zaten gençler dikkat çeker, senin yaşın geçmiş, sen soyunsan bile sana kim bakar!” deyince kızdı, “oğlum evine bir çay içmeye geldik, bizi geldiğimize pişman etme” vs..

Ancak bu sadece bir örnek, peki şu anda toplumun hastalığı tam da bu değil mi?

Annesi tam tesettürlü, yanında yürüyen kızı-kızları açık saçık ve adeta defileye çıkan kadınlar gibi… Söylesen, uyarsan suçlu sen olursun, kalbinin temiz olduğunu, kimsenin malını yemediğini, Müslümanlığın sadece elbisede olmadığını, bak nice kapalı kadınların neler yaptığını vs. vs. bir de saçma sapan vaaz dinletirler size!

Bu hastalık; çağımızın Müslüman toplumu içiresinde giderek yaygınlaştığı bir hastalıktır. Bunu bertaraf etmek için çalışmak lazım, dinsiz toplumlar uzun süre yaşar, ahlaksız toplumlar fazla sürmez, büyük felaketlere uğrarlar… Vesselam