AHİRZAMAN DA MODERN PUTÇULUK GERÇEĞİ-2
Bu konu başlı başına önemli ve derinlemesine incelenmesi gerekir ki kitap hacimli bir özelliğe sahip ancak biz 2 bölümlük bu kısa yazımızda bazı noktalara değinerek konunun nedenli önemli olduğunu gündeme getirmek istedik...
Ahir zamanın modern putları da geçmiştekiler gibi tarihin çöplüğüne gömüleceklerdir.... Modern putlar sadece zihnimizde canlanan yontulmuş-yapılmış sabit heykeller değil...genellikle yürüyen, hareket eden iki ayaklı olduğu gibi...zihinlerde, düşüncelerde yer bulmuş batıl fikirler, ideolojiler ve liderleri...ayrıca yüce Allah'ın koyduğu sınırları tanımayıp aykırı zıt çizgiler çizen kendi nefsi arzularını kanunlaştırıp halka dayatan Tağuti rejimlerin kendi oluşturduğu sistem çerçevesinde desteklediği ve kontrol altında tuttuğu kurumsallaşmış ama kendilerince özgür olduğunu ve bağımsız hareket ettiği imajını vermeye çalışan halkı bu çerçeveye yerleştirmeye ve rahat güdülmesini sağlayan tüm örgütsel yapılanmalar da ve başındaki yöneticilerde birer modern putçuluk gösterimleri-oluşumlarıdır...
Bu putların en önemli özelliği tüm sivil halkı toplumu değişik isimler altında oluşturulmuş (parti-sendika-dernek-vakıf-yurt-medya-iletişim....)Çerçevesinde toplayıp tek merkeze yönlendirme tek merkezde birleştirmektir...tağuti sistem ve rejimin kontrolünde oluşturulmuş bir inanç ve fikir putçukları etrafında halkı halkalayıp sahte ilaha bağlandırmaktır... Tarihte tüm putçu sahte ilahlar putları bu vesileyle kullanmış ve halkı kendi kontrollerinde ve kendi merkezlerinde fikirsel yapılarında sabitlemişlerdir...Halk bunları mutlak doğru ve hakikat olarak zannetmiş kendi iradeleri ve akılları tapulanmış-ipotekleşmiş gibi başka bir gerçekliğin varlığını bilmeden ve araştırmadan ve buna gerekte duymadan hayatını sürdürüyor ve zihinsel kölelikle birlikte bedensel kölelikte süreklileşiyordu..
Nemrut'un kurduğu put hanesi halkın kendine ait putunu merkeze alarak Nemrut'un çerçevesinde sahte ilahın efendiliğinde bir ömür sürmesi ve onun emrine amade köleler olmasını sağlıyordu....işte Hz. İbrahim (as) önce bu put haneye girip halkı değişik isim ve renklerle aldatıp kendi çerçevesinde toplayan ve uyuşturan bu put hanedeki putları kırmak ve halkı zihinsel zincirlerinden kurtarıp hakikati görebilmesini, özgür düşünebilmesini sağlamaktı ki nemrutun sahte bir ilah olduğu gerçeği ancak bu şekilde anlaşılabilirdi....putlardan yüz çevirmeyenler onların bağımlılığından kurtulamayanlar nemrutun şeytanlığını ve hilekarlığını anlaması mümkün değildi...
Halkın, somut görünen ve çok renkli ve çok ses veren çok taraftar toplayan şeylere karşı bir zaafı olduğundan, böyle durumlarda konunun hakk ve hakikati-gerçekliğine bakılmadan, akıl ve hikmeti kullanmadan sadece çoğunluk ve dikkat çekici oluşuna kapılarak sürü psikolojisi denilen sel suyunun akıntısına dalabiliyor ki Firavun'un zulmünden kurtulan İsrailoğulları-yahudiler bir mevkiye-yere gelince konakladılar. Hz.Musa(as)'nın Tur-i Sina'ya gidip dönüşü uzayınca Samiri denen kişi altınları eritip bir buzağı şekline sokup ağzından bir avuç kum bırakınca rüzgarın etkisiyle de ses vermeye- yüksek bir sedayla böğürmeye başladı ve Samiri'de bu sesin etkisinde kalan halka bu işte sizin ilahınız-rabbinizdir dedi yani sizin tüm ihtiyaç ve isteklerinizi ileteceğiniz makam bu sizin sorunlarınızı çözecek sizi mutlu edecek hakkınızı savunacak, size yardım edecek, sizin hakkınızı gasp edenlerden hakkınızı alacaktır dedi. Samiri siyonist biriydi ve gerçekte Hz. Musa'ya iman etmemiş O'nun yokluğundan faydalanarak halkı saptırıp gerisin geri tekrar Firavun-i döneme döndürmek istiyordu...Sadece Hz. Harun bu putun ve Samiri'nin etkisinde kalmadı ancak halka ne dediyse de onları ikna edemedi hatta onu tehdit ettiler nasıl olur da böyle güzel bir duruma karşı çıkarsın baksana Samiri ne iyi bir insan ve ne kadar faydalı ve ne kadar cazip şeyler-hizmetler yapıyor daha önce böylesine güzel hizmet eden olmamıştı diyerek O'nu susturdular. Hz. Musa(as) 40 gün sonra gelince durumun vehameti
anlaşıldı önce buzağayı yakıp küllerini savurttu ve onun ne kadar da aciz olduğunu ve Samiri'nin kendilerini kandırıp etrafında toplamak için bunu yaptığını netleştirdi ve Samiri'de kaçmış-kaçırtılmış-sürülmüş oldu. Halk zihinsel sürecini toplayıp normalleşince-kendine gelince yaptıklarına utanıp, kendilerini ayıpladılar ve tövbe ettiler...
Bugünde halk bu modern putlardan sahte ilaha-tağuti rejimin liderine bağlayan bu putlardan yüz çevirip zihninde ve kalbinde bu putları alaşağı etmedikçe sahte ilahın hilekarlığını, aldatmalarını anlayamaz, göremez, fark edemez...çünkü köle kölelikten kurtulmadıkça efendi diye bağlandığının ne şeytan ne zalim olduğunu fark edemez....Bilali Habeş gibi, Ammar bin Yasir gibi Sümeyye gibi Yasir gibi putlardan yüz çevrilmeli ki Ebu Cehillerin Ebu Süfyanlar'ın ne zalim ve ne şeytan oldukları görülebilsin....bunları anlamak için önce putlardan kurtulup özgür olmalı özgür-bağımsız ve aklı selim düşünmeli insan...
Nasıl ki sahte-sapkın alim ve şeyh ve düşünürlerin kendileri, sözleri zehir gibi olur da kullananı öldürür ve saptırırsa... Tağuti sistemlerin hoşnutluğunda ve izninde oluşturulan onun rejimine su taşıyan kontrollü örgütlerde bağlı oldukları sahte ilahın emir ve sözleri ve yalanları ve aldatmalarıyla bağlılarını saptırır ve zehirler ki bu putçukların renklerinin farklılığı veya büyüklüklerinin farklılığı hiç önemli değildir ayrıca bazıları birbirine benzerken bazıları birbirine zıt-muhalif görünebilir ancak hizmet noktaları asla değişmez...böyle oluşumlara bağlı yaşayanlar asla hakikati tam göremez sürekli gözler ya bulanık görür ya da hiç göremez ya da bir puttan diğer puta geçiş yaşarlar ki durum değişmemiş olur...bu türlerine her zaman hakikat perdelidir ve hakikat batıl-yalanmış gibi görünür hatta hakikat hastalıklarını daha da azdırır zehirler...ne zaman ki sadece bağlı bulundukları puttan değil tüm put hanedeki farklı görünen putlardan yüz çevirip fiziksel ve zihinsel ve kalbi olarak uzaklaşırlarsa onları gönüllerinden alaşağı ederlerse hakikat perdeleri kendilerine açılır ve Tevhid nuruyla tüm olayları berrak su gibi görür ve anlarlar....
Bugün Müslümanların en büyük görevi ve ilahi sorumluluğu kendisi bu bilinci kuşanarak çevresine tüm şeytani ve tağuti sistemlerin kontrolünde ve izniyle organize olmuş kurtuluş va'd eden, hakk va'd eden, adalet va'd eden bütün oluşumların Samiri'nin buzağından farksız olduğu ve buzağının ancak Samiri'ye hizmet ettiğini anlatmaktır. Halkın zihinsel esaretten kurtulması ve sahte ilahların maskesini düşürmesi, deccali süfyanı tarumar etmesi bu buzağaları yakıp küllerini savurmalarından, zihinlerinde ve gönüllerinde yerleşen tüm bu putçukları alaşağı etmelerinden geçmektedir...
Ya İlahi kalplerimizi paklaştır...Kararan yüzleri aklaştır...Bizi tağuttan uzaklaştır...Ya Rabbena, Ya Rabbena...