AHDE VEFA’YA NE OLDU
Her fırsatta söylediğimiz,dert yandığımız kardeşlik kalmamış, insanlık ölmüş, insanlar sözlerinde durmuyor, vefa bitmiş gibi insanlığın insani yönlerinin yavaş yavaş kaybolmaya başladığını hep söyler dururuz. Peki, insanlığın bu hale gelmesinin nedeni nedir ve kimlerdir neden böyle oldu? Sanırım yanıt gayet basit tek sorumlu her şeyde olduğu gibi yine insanlar! Yani bizleriz. Habil ve kabilden sonra şeytani ve nefsanî vesveselerine yenik düşenler hidayete eremezler her zaman batıl saflarında yer alarak beşeri yöntemlerle helake doğru gittiler ve gidiyorlar.
Teknolojinin çıldırdığı neredeyse bütün işlerin uzaktan kumanda ile yönetildiği elektronik cihazların dokunmatik hatta bazılarının komut ile çalıştığı çılgınlık devrindeyiz. Arap baharı ile birlikte beşeri sistem olan ileri demokrasinin tüm dünyaya hâkim kılınmak istendiği bu devirde insanlık insanlığını yitirme yoluna girmiş bulunuyor. Dostluk, arkadaşlık, akrabalık ilişkilerinin son derece zayıflamaya başladığı bir zaman diliminde bulunmuş olmamız biz Müslümanlara artı bir sorumluluk yüklemektedir. Çünkü Müslüman bir insan sosyal, birleştirici, kaynaştırıcı, toplayıcı olmalı insani ilişkilere dini gereği önem vermeli kardeş, akraba, eş dost arkadaş ziyaretlerini Allah için yapmalı aksi halde Allah bunun hesabını bizlerden soracaktır ve altından kalkamayız. Bu dönemlerde artık ziyaret yerini iki dakikalığına telefonla hal, hatır, bayramlaşma yapılmaya başlandı hatta bazıları telefona bile gerek duymuyor bahaneleri de hazır çok yoğunum, gelenim gidenim var, işlerden fırsat bulamıyorum gibi bahanelerin yanı sıra o kim ki, benim makamım, mevkiim, param, şöhretim var o benim ayağıma gelsin gibi şeytani kompleks hissine kapılarak sıla-i Rahmi terk edilmiştir. Kişi, asıl da olsa vekil de vezir de olsa dünyalık mevkisi, makamı, saltanatı, derecesi, rütbesi kademesi ne olursa olsun ahde vefa’yı bilmiyorsa insanlığından şüphe etmelidir.
İnsanlar iki türlüdür birincisi vefalı olanlar, bunlar vefa’ya önem verirler dostlarını ve yapılan iyiliği asla unutmazlar. Bulundukları mevki, makam, oturdukları koltukların geçici olduklarını anlayacak ferasette oldukları için önemsemezler, kişisel çıkar yâda menfaatleri için kullanmazlar. Bu sınıf insanlar aynı zamanda Allah’a ve peygamberimize karşı da çok vefakâr olurlar İlahi emir ve yasaklarına mümkün mertebe riayet edip nankörlük etmezler. Allah’tan korkarlar peygamberden utanırlar. Dünyanın yoğun meşgalesi arasında dostlarını ihmal etmeyip sıla-i Rahm-ı Allah Rızası için yaparlar. Akraba, dost, arkadaş ve yakınlarını kesinlikle ihmal etmezler. Büyüklük kompleksine kapılmazlar Allah’ı andıklarında kalpleri titrer. Helal ve harama çok dikkat ederler bu dünyada yaptıklarının hesabını ahiret’te Allah’a vereceklerini unutmazlar. Şeytani ve nefsanî duygulara kapılmazlar büyüklük taslamaz mütevazı olurlar. Çünkü onlar, onlara verilen her şeyin, Allah tarafından verildiğini bildiklerinden Allah’ın nimetlerine karşı şükür etmeyi akıllarından çıkarmayıp hadlerini bilirler. Ruhlar âleminde iken Allah’a verdikleri kulluk sözünün yükümlülüklerini asla unutmazlar. Yine peygamberimiz hazreti Muhammed Mustafa’nın onları(ümmeti) karanlıklardan kurtarmak için uğurlarına çektiği çileyi, sefaleti, eziyeti hiç unutamazlar. Onlar, Allah ve Resulüne itaat ettiklerindendir ki asla ve asla vefa’yı ve ahdi unutmazlar.
Diğer sınıf insanlar ise bildiğiniz gibi yanardönerler taklacı kuş misali sürekli çark ederler. Bu tip insanlar dostluklarını menfaat üzerine kurarlar selam verdikleri her kişiyi onlar için potansiyel menfaat aracı olarak görürler çıkarları için kullanmaya çalışırlar. Bulundukları makam mevki onların gözünü doyurmaz sürekli mal mülk toplamaya çalışırlar. Helal haram gözetmezler deveyi hamud’u ile birlikte yutmaya çalışırlar. Dostlukları hiç yoktur ve kimseye de güvenmezler. İnsanlara tepeden bakarlar kendilerini efendi karşılarındaki insanları ise avam tabakası olarak görürler. İnsanların yüzlerine gülerler (berber gülüşü) fakat arkalarında ise alay ederek kuyularını kazarlar.
Dünyalık mal için yapamayacakları iş halt etmeyecekleri pislik yoktur her şeyleri para pul, şeref, haysiyet, onur ve kişilikleri asla yoktur en samimi dostlarını bile para için satarlar emanete ihanet ederler ailelerine ve çocuklarına bile güvenmezler. Yüce rabbim cümle Müslümanları bu insan sınıfından muhafaza etsin inşallah.
Ne diyor Hz Mevlana: Vefa nedir, bilir misin? Vefâ arkanda bıraktığını, giderken yaktığını yabana atmamandır. Vefâ; dostluğun asaletine, bir dua sonrası verilen sözlere, hayallere ihanet katmamandır. Vefâ; ötelerin sonsuz mükafatı karşısında, cehennemi hafife almaman, ulvi güzellikleri dünyaya satmamandır.Bir başka yazıda görüşmek dileklerimle….