Adaletin Katilleri

Adaletin Katilleri

Son zamanlarda, YGS’deki şifre bilmecesi bazı odakları harekete geçirdi. Adeta onlar için bir bahane bulundu. Öyle ya; üniversiteler, ihtilal sevdalılarının tahrik edecekleri kesimlerin başında gelir…

Sonra işçiler ve sendikalar yerlerini alırlar. Tabi en başta velveleci basını da unutmayalım… Kuşkusuz ihtilala alet olabilecek üniversiteleri de öğrenciler ve kara cübbeli bir kısım hocalar temsil eder…

YGS’de birilerini kaydıracak bir koya iddiasının doğru olduğuna ben de inanmıyorum ama şifre iddialarından hala bir şey anlamış değilim.  Belli ki, ÖSYM başkanı Ali demir de şaşkın vaziyette, ne dediğini bilmiyor. Ne var ki, bu şifreleme iddialarını icat eden zekâ sahibini tebrik etmek gerekir. Üniversite öğrencilerini sokağa dökecek hassas bir konuda nasıl da kamuoyu oluşturabildi… Helal olsun.

 

Ben asıl bu gösterilerde öne çıkan sloganlara dikkatlerinizi çekmek istiyorum. “Adalet Katledildi… Nerde Adalet… Adalet buysa zulüm nedir…” Bu ve benzeri sloganlarda hep adalet kavramına vurgu yapılmış görünmektedir. YÖK’ü protesto eylemlerine katılan öğrencilere değil, fakat perde arkasında onları destekleyen odaklara, medya patronlarına ve de bazı siyasi partilere, özellikle “Toplu iğne kadar ahlakları varsa ÖSYM’dekiler istifa etmelidirler” diyen genel başkana sormak lazımdır.

 

Acaba bu sayın genel başkan, 2005’te Şemdinli’deki olayda bir sürü yolsuzluklara katıldığı anlaşılan zamanın Kara Kuvvetleri komutanına dava açtı diye görevine son verilen Savcı Ferhat Sarıkaya için HSYK’dan hiç hesap sordular mı?  Zamanın o yüksek komutanını korumak maksadıyla HSYK kararında: “Savcı vazifesi olmayan işlere karışmış ve görevini kötüye kullanmıştır” demişti. Acaba bugün öğrencileri sokağa dökenler ve onlara alkış tutan medya, o gün savcının görevini kötüye kullanmış olup olmadığına baktılar mı? İnceleme fırsatları oldu mu?

 

Yoksa “Sıradan bir savcı bir komutan hakkında yargılama başlatamaz. Bir savcı kim oluyor ki, bir komutan hakkında soruşturma açsın” mı dediler? Evet, bugün “Adalet… Adalet” diye bağıranlar o gün Ferhat Sarıkaya’yı görmezden gelerek imtiyazlı sınıfların yanında olduklarını gösterdiler. Başka bir ifade ile daha önce adaleti katledenler, onu menfaatlerine aracı yapanlar, adalet için dokunulmaz imtiyazlı sınıflar oluşturanlar bugün kalkmışlar, sokakta adalet arıyorlar. 28 Şubat döneminde askerlerin verdiği brifinglere katılmak için birbirileriyle yarışanları unutmayalım.

Türkiye’de meşhur bir laf vardır, “Bir gün adalet size de lazım olabilir.  Dikkatli olun” diye… Evet, bu söz gerçekten, bir gün herkesin adalete muhtaç hale geleceğini dile getiriyor. Eğer bugün adalet sisteminde etkili olan zatlar ve şahsiyetler, adil davranmazlarsa, söz gelimi, sadece kendi adamlarını hâkim ve savcı yapar, sadece kendi yandaşlarını kaymakam yaparlarsa, yani hep kendi adamlarını gözetir, başkalarının haklarını çiğnerlerse kısa bir zaman sonra onlar da adalete muhtaç hale geleceklerdir.

 

Allah Kur’an’da  Uhud’ta yara alan İslam mücahitlerine şöyle buyuruyor: “Eğer siz (Uhud’ta) bir yara aldıysanız, şüphesiz onlar da (Müşrikler de Bedir’de) benzer bir yara almıştı. İşte iyi ya da kötü günleri, insanlar arasında böyle döndürür duruyoruz. (Bazen bir topluma iyi ya da kötü günler gösteririz. Bazen öbürüne…) Allah sizden iman edenleri ayrıt etmek ve sizden şahitler edinmek için böyle yapar. Allah zalimleri sevmez.” (Ali İmran, 3/140)

 

Şu halde daha önce adaleti örmezden gelip hukuku katleden çevreler ve “Nerde Adalet?” diyerek bugün sokağa çıkanlar müsterih olsunlar: Eğer bu sistem zulmedecek olursa tepetaklak gidecekleri zaman yakındır. Çünkü Allah, adaleti menfaati için kullanan zalim kavimleri sevmez.