Adalete kaçak harfiyet kamyonu çarptı!
Oğlunu kamyon kazasında yitiren baba askeriyeden belediyeye kadar tüm sorumluları buldu. Ama mahkeme kürsülerinde derdini anlatamadı. 4 yıllık hukuk mücadelesi ise mahkemenin hesap hatasına kurban gitti. Şimdi sesini
Oğlunu kamyon kazasında yitiren baba askeriyeden belediyeye kadar tüm sorumluları buldu. Ama mahkeme kürsülürinde derdini anlatamadı. Bayhan Ailesinin açtığı hukuk davası Mahkemeninin hesap hatasına kurban olurken, ceza davası ise sürüncemede kalmış durumda.
Elindeki siyah evrak çantasından çıkardığı belgeleri itinayla tutuyor. Belgelerin her biri ayrı ayrı dosyalanmış. Elindeki belgeyi anlatırken zaman zaman bir avukat gibi hukuk bilgisini konuşturuyor.
Oysa karşımızdaki, 10 yaşındaki oğlunu kazada kaybetmiş acılı bir baba. Ve dört yıldır adım adım adalet peşinde koşuyor.
İbrahim Bayhan Malatyalı. 1989 yılında İstanbula göç etti, eşi Esmer ile büyükşehirde yeni bir hayat kurdu. Dört çocukları oldu.
18 yaşındaki ikiz çocukları Nergis ve Mehmetten sonra kamyon altında can veren Volkan ve şimdilerde 10 yaşında olan Hacer dünyaya geldi.
Bayhan Ailesi Sultangazide yaşıyordu. İbrahim Bayhan konfeksiyon atölyelerine fason üretim yaptırıyordu.
Parkta oynayacaktı
Ailesi 2 Aralık 2006da yaşadıkları acı bir olayla sarsıldı. O sırada 10 yaşında olan oğlu Volkan, arkadaşlarıyla parka doğru yürürken Bekir Aluçlunun kullandığı Ak İnşaat Hafriyat Şirketine ait kamyonun çarpması sonucu öldü.
Şoför Aluçlu hakkında Gaziosmanpaşa 2. Asliye Ceza Mahkemesinde ölüme sebebiyet vermek suçundan dava açıldı. Baba Bayhan, tek suçlunun şoför olmadığını düşünüyordu. Bu düşünceyle adalet peşindeki uzun soluklu mücadelesine başladı.
Kapı kapı dolaştı
Baba İbrahim Bayhan gün geldi Adliye binasına çıkıp intihar etmek istedi, gün geldi basın açıklaması yaptı. Ancak dosyadaki eksiklikleri tamamlamak da yine onun işiydi. İlk önce kamyonun güzergâh izin belgesinin olup olmadığını araştırdı. Bunu İstanbul Büyükşehir Belediyesine bağlı Ulaşım Daire Başkanlığına sordu.
Gelen yanıtta, Söz konusu aracın güzergâh izin belgesi yoktur deniliyordu. Yani kamyon kaçak hafriyat taşıyordu. Bu da şirketin sorumluluğunu gösteriyordu.
Kazanın olduğu yolun 66. Mekanize Piyade Tugay Komutanlığıyla sınırı vardı. Bu sınır da tel örgülüydü. Ancak baba Bayhan, bu tel örgünün kamyonun yolunu kısaltmak için kaldırılmış olduğunu öğrendi.
Tel örgü kaldırılmasa hafriyat kamyonu daha uzun başka yoldan gidecek ve kaza da olmayacaktı. Kara Kuvvetleri Komutanlığına Tel örgü neden ve nasıl kaldırıldı diye sordu.
Komutanlıktan gelen cevapta ise tel örgünün kaldırılarak, kapının kullanıma şifahi olarak izin verildiği bildirildi. Yani bu resmi bir izin değildi. Bu belgeye göre askerin de kazada sorumluluğu vardı.
Üstünlerin hukuku
Bayhan tüm bu süreçte ele geçirdiği her yeni bilgi ve belgeyle mahkemenin yolunu tuttu. Derdini anlatmaya çalıştı.
İsteği adaletin eksiksiz sağlanmasıydı. Ama yeni belgelerle gittiği her mahkeme kapısından eli boş döndü. Takipsizlik kararları verildi.
O da belgesini çantasına koydu. Çünkü burada bulamadığı adaleti Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinde (AİHM) arayacaktı:
Benim tek isteğim sorumluların adalet önüne çıkartılıp hesap sorulması. Hak ettikleri cezalara çarptırılması Oğlum güzergâh izni olmayan bir şirkete ait kamyonun çarpması sonucu yaşamını yitirdi. Orası olay tarihinde kapalı çıkmaz sokaktı. O kamyon askeri bölgede tel örgüleri geçerek içeri hafriyat yüklüyor.
Askeriye ile Çevre ve Orman Bakanlığından izin alınmamış. O şirketin İl Trafik Komisyonundan yol krokisi alması gerekiyor. O da yok. İBB Toplu Ulaşım Daire Başkanlığından yasal güzergâh izni yok.
Bunlarla ilgili neden soruşturma açılmadı? Ben ve ailem perişan olduk. Başbakan (Tayyip Erdoğan) her zaman üstünlerin hukuku değil hukukun üstünlüğü diyor. Ama hani hukuk?
Kimse bize adaletin olduğunu söylemesin. Elimde ne var ne yok oğlumun faillerinin ortaya çıkarılması için harcadım.
Bana trilyonları, İstanbulu verseler oğlum geri gelmezdiyen Bayhan, kazadan önce konfeksiyon atölyelerine fason üretim yaptırıyordu.
Ancak adalet arayışına ümitleri gibi kazandıkları da gitti: Şimdi tekstil işçisi olarak çalışıyorum. Kirada oturuyoruz.
Evlat acısı unutulmuyor
Bayram arafesi görüştüğümüz baba İbrahim Bayhan her konuşmasının başında Evlat acısı unutulur gibi değil diyerek sözlerini sürdürüyor. Dava sürecinin uzamasının ailesini perişan ettiğini söyleyen Baba Bayhan Eşimi ve diğer çocuklarımı memlekete (Malatya) gönderdim. Burada giderek huzursuz oluyorlardı diyor. Konfeksiyon atöylesinde çalıştığını söyleyen Baba Bayhan tüm uğraşının Volkanın faillerini yargı karşısına çıkarmak olduğunu söylüyor. İbrahim Bayhan, açtıkları hukuk davasının geçtiğimiz aylarda sonlandığını, ancak bu davada da Mahkemenin işlem hatası yaptığını, dosyanın Yargıtayda olduğu bilgisini verdi.
Cinayetteki belgeli kusurlar:
*Askeri birim tel örgüsünü kaldırdı.
*Hafriyat taşıyan kamyonun güzergâh izin belgesi yoktu.
*Kamyonda şoförle birlikte yardımcı yoktu.
*Davanın kapsamının genişletilmesi ile ilgili yapılan başvurular reddedildi.
*Çalışmanın olduğu yerde herhangi bir koruma bandı ve tabela yoktu.
*Şirketin hafriyat taşıma depolama gibi yasal çalışma izinleri yoktu.
*Mahkeme sözlü ve yazılı beyanları dikkate almadı. Olay yeri kaza sonrası değiştirildi deliller karartıldı.
ALİ YILMAZ - ROTAHABER / ÖZEL