ADAG Panelinde konuşulan tüm detaylar
ADAG Vakfı Şanlıurfa Temsilciliği, Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğü ve Sevgiye Muhtaç Çocukları Koruma Derneğinin ortaklaşa düzenlediği "Sokaktaki Çocuklar ve Toplumsal Duyarlığımız" konulu panel Şanlıurfa'da kamuoyunun ilgisine sunuldu. Programa protokol üyelerinden Vali Yardımcısı Sayın Mehmet Özel, Gazikent Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. İbrahim Özdemir, Harran Üniversitesi Rektör Vekili Prof. Dr. Ahmet Yılmaz, Artuklu Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Gürbüz Aksoy, Ak Parti İl Başkanı Av. Ahmet Düşünür, Fen Edebiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Nihat Dilsiz, İktisat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Bahri Karlı, Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ahmet Koç katıldılar.
Yrd. Doç. Dr. Hüseyin Akpınar yönetiminde sunulan musiki dinletisi ve Ö. Salih Ünlü'nün okuduğu "Korkma, Acıyan Yerini Öpen Varsa, Bırak Kanasın Yaran" isimli şiirden sonra İstiklal Marşımızın okunmasıyla program başladı.
Programın hoş geldiniz ve teşekkür konuşmasını ADAG Vakfı şube temsilcisi Doç. Dr. Süleyman Yılmaz yaptı. Şanlıurfa ölçeğinde toplumsal sorunlara ilişkin 4. paneli sunmanın haklı gurunu yaşadıklarını belirten Yılmaz, izleyicilere uyguladığı sıra dışı mini bir test ile katılımcıların refleksini gözlemledi. Önce katılımcılar arasında çocukken sokakta kaç kişinin çalıştığını sordu. Sonra, kırmızı ışıkta arabanızın camını silmek, sakız veya mendil satmak isteyen çocuklara kaç kişinin kendi hemcinsi olarak yarın bu toplumda yerini alacak bir fert olarak duyarlı bir vatandaş refleksi verdiklerini sordu. Son olarak, kenar bir mahallede, tenha bir köşede veya mezarlık yakınlarında sokağı mesken edinen bir grup çocukla karşılaşıldığında kaç kişinin çekinmeden, irkilmeden yoluna devam ettiğini sordu. Yılmaz konuşmasını programda emeği geçenlere, katkı sunanlara ve katılımcılara teşekkür ederek tamamladı.
Açılış konuşmasını Gazikent Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. İbrahim Özdemir yaptı. Özdemir konuşmasına kendisinin de sokaklarda çalıştığını ve sokaklarda çalışmanın çilesini belirterek başladı. Aileden Sorumlu Devlet Bakanlığının kayıtlı verilerine göre yaklaşık 8000 çocuğun bir yoluyla sokakta kendi geleceğinin kaygısını taşıyıp çalıştığını belirten Özdemir, bu sorunun sadece ülkemizle sınırlı olmadığını, dünyanın dört bir tarafında bu ve benzeri sorunların yaşandığını söyledi. Özellikle Dünya Bankası, UNICEF, Avrupa Birliği gibi uluslar arası teşkilatların globalleşen dünya düzeninde bu sorunları önemseyip, teklife sundukları pek çok projelerle çözüm arayışında olduklarını belirtti. Özellikle toplumsal gelir düzeyinin farklılığı ve yoksulluk gibi unsurların hakim olduğu ailelerde çocukların sokakta geçim adına çalışmasının yaygın olduğunu ifade eden Özdemir, Harvard Üniversitesi'nde doktora sonrası araştırma yaparken bu konuyla kendisinin de yakinen ilgilendiğini belirterek, Fransa Eski Cumhurbaşkanı Jacques Chirac ve Sovyet Rusya Eski Devlet Başkanı Michail Gorbaçov'un bu konuda çözümlere yönelik mutlak bir arayış içinde olduğunu belirterek, ortaya koydukları önerilerin Osmanlıdaki vakıf müessesesi ile yakinen ilişkili olduğunu söyledi. Toplumsal barış ve huzur adına Kur'anda öncelikle yakınımızdaki yoksullara destek olmamızdan sonra namazdan bahsedildiğine dikkati çeken Özdemir, yaptığı araştırmalarda Kur'anda ve hadislerde doğrudan dayanışma müessesesi olan kuruluşların belirtilmediğini ifade ederek, iki ayette ve bir hadisin dolaylı olarak bireyler arası yardımlaşmanın öneminden bahsettiğini ve bunu katıldığı toplantılarda dile getirdiğini söyledi. Özellikle, Bakara Suresinin 177. ayetinde "İmanının şartlarını sağladıktan sonra, akrabalara, öksüzlere, biçarelere, yolda kalmışlara, dilenenlere ve esirler uğrunda seve seve mal veren, namaz kılan ve zekât verenlerin" burgulandığını belirten Özdemir konuşmasını Merhum Mehmet Akif'in konu ile yakından ilgili olan Safahattaki Küfeci ve Adam Aldırma da Geç Diyemem şiirleriyle tamamladı.
Sırasıyla panel yöneticisi ve panelistler özgeçmişleri okunarak sunum kürsüsüne davet edildiler. Paneli yöneten Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi, İktisat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ahmet Hamdi Aydın panelin sunumuna ilişkin kuralları dile getirdi. Kendisinin de kalabalık bir aile ortamından geldiğini ve şehir hayatını çok geç tanıdığını vurgulayarak, konuşmacılara sırasıyla söz verdi.
İlk konuşmacı Şanlıurfa Sosyal Hizmetler Müdürlüğü uzmanı, Çocuk ve Gençlik Merkezi Müdürü Yücel Alpaslan müdürlüğünün Şanlıurfa ölçeğinde sokaktaki çocuklara ve ailelere yönelik yaptığı uygulamalardan bahsetti. Sokakta çalışan çocuklarla sokağı mesken edinen çocukları biri birinden ayırt etmek gerektiğini söyleyen Alpaslan, bağlı bulunduğu birimin kurulduğundan bu yana 1200 sokakta çalışan çocuk ve ailesi üzerinde çalışma yaptığını, en son olarak toplum merkeziyle ortak yürüttükleri ortak SODES projesiyle 65 sokakta çalışan çocuğa ve ailelerine eğitim hizmeti sunduklarını belirtti. Devletin sokakta çalışan ve yaşayan çocuklara yönelik ilgili birimler oluşturduğunu ifade eden Alpaslan, hali hazırda tüm kitlelere yetişecek ve sorunları telafi edecek fiziki şartların ve personelin yeterli olmadığını dile getirdi. Bölgede çocuk sayısının fazla olması, eğitim düzeyi, erken evlilik, mevsimlik işçi statüsünde yaşanılan göç unsuru çalışmalarını oldukça etkilediğini belirten Alpaslan, özellikle sokakta çalışan çocuklardan bir şeyler almanın veya dilenenlere para vermenin onlara bir yardım olmadığını, bilakis onlar ve ilişkili olduğu çevrenin bu işe özenti duymasına bir neden olacağını belirtti.
İkinci konuşmacı Sevgiye Muhtaç Çocukları Koruma Derneği Başkanı Dilan Aygün derneğin çalışmalarının görsel bir sunumla gösterip, derneklerinin Sosyal Hizmetler ve Sosyal Dayanışma birimleriyle benzer ve ortak çalıştıklarını ifade etti. Durumları iyi olan vatandaşlar kanalıyla bu çocukların sokakta çalışmak yerine sosyal faaliyetlerle ve eğitimlerle dernekte vakit geçirmelerini sağlamak için çeşitli destekler sunduklarını belirten Aygün, özellikle ailelerin bakabileceği kadar çocuk yapmalarını, aile içi şiddetten çekinilmesi gerektiğini söyledi. Dernek başkanı Aygün, hükümetin özellikle geleceğimizi oluşturacak çocukları doğrudan ilgilendiren bir bakanlık kurmasının bir devlet politikası gerektiğini söyledi.
Üçüncü konuşmacı Şanlıurfa Emniyet Müdür Yardımcısı Hasan Yılmaz, duygu yüklü anekdotlarla sunduğu konuşmasında özellikle ailedeki çocuklara olan sevgi unsuruna yer verdi. Ailenin veremediği sevginin veya sevgi ifadesinin dışarıdan doldurulacağına dikkati çeken Yılmaz, çocuklarımıza ifade edemediğimiz sevginin yerini onların dünyasında ya bir bağımlılar çetesi, ya bir terör örgütü veya bir gayr-ı meşru organizasyon grupların dolduracağını, bırakın sokaktaki çocuklarla uğraşmayı kendi çocuklarımızın geleceğinin tehlikeyle yüz yüze olduğunu ifade etti. Medya, internet ve çevre faktörünün çocuklarımızı çepeçevre sardığını belirten Yılmaz, kendisinin 10 çocuklu bir aileden geldiğini, en büyük insanlık ve toplumsal duyarlılık dersini ve yükümlüğünü annesinden aldığını ifade ederek, kendisini sokaktaki çocukların içinde bulunduğu durumdan kurtarmaya adadığını belirtti. Bu amaçla başarılı projelerle dolu olan geçmiş meslek hayatında 12.800 çocuk ve ailesiyle birebir yüz yüze irtibat ve diyalog kurduğunu, eğitim verdiğini ve hali hazırda yazdığı üç kitaptan birinin tüm gelirini Balıkesir'de bulunan sokak çocuklarıyla ilgili bir birime, son kitabını ise Şanlıurfa'da bir okulun kütüphanesinin kurulmasına bahşettiğini belirtti. Çözümlerin birebir yerinde üretilmesi gerektiğini ifade eden Yılmaz, uygulayıcıların sorunu bizzat yerinde yaşaması yani sokağa inmesi gerektiğini söyleyerek, konuşmasını Cemil Meriç'in sırça saraylardan dış dünyaya bakmanın hayalden öte olmadığını belirten örnekle tamamladı.
Dördüncü ve son konuşmacı Dicle Üniversitesi, Psikiyatri Uzmanı Prof. Dr. Remzi Oto, kendisinin de sokakta çalışan birisi olduğunu, zorunluluktan gelen çalışmanın, ailenin bütçesine katkının yadırganacak bir yönü olmadığını belirtti. Bu olaya duygusal açıdan bakmanın sorunu çözmeyeceğini gerçek dünya ile yüzleşmek ve çözümü realiteye göre belirlemek gerektiğini söyledi. Aile yoksul ve zaruret içindeyse elbette çocuğunu çalıştıracaktır. Fakat asıl olan bu çalışma ortamında bir mesleki terbiyenin ve ahlakının oluşturulmasıdır. Çalışmanın aslında yüzyıllardır var olan bir olgu olduğuna dikkati çeken Oto, ta ki sokakta çalışan çocuklar şehirdeki insanların huzurunu bozmaya ve başlarına bela olmaya başladığında bu sorun da beraberinde baş göstermeye başladı dedi. Bu konuda son zamanlarda Diyarbakır'da kalıcı çözümler üreten birimlerin oluştuğunu ifade eden Oto, özellikle Diyarbakır 75. Yıl Çocuk ve Gençlik Merkezinin bu amaçla çalışan unsurlara iyi bir model olacağını söyledi. Remzi Oto konuşmasını üretilecek çözümler reel olmazsa, ne duygusal düşünmemiz, ne ürettiğimiz projeler yerini bulabilir şeklinde tamamladı.
Program katılımcılara ve programa destek olanlara plaket takdimiyle son buldu.