Acısıyla Tatlısıyla Bir Bayram Geride Kaldı

Acısıyla Tatlısıyla Bir Bayram Geride Kaldı

 

Hamd Âlemlerin Rabbinedir. Şükürler olsun burukta olsa dini bir Bayramımızı geride bıraktık. Sevinenler, üzülenleler olduğu gibi doğanlar, ölenlerde oldu. Dünya hayatı böyledir. Müslümanlar için Dünya zevkleri geçicidir. Meşru dairede zevklenmek de müslümanın hakkıdır. Bu yıl Bayram tatili tam on gün oldu… Bayramı geçirmek için çok insan uçakla yolculuk yapmayı tercih etti. Tam bir israf furyasi. Hava yolculuğu ile yolculuk yapmak ne kadar sevindirici ise, Ülkemizde halen yerli bir uçağın yapılmaması o kadar üzücüdür. Karayolu ile yolculuk yapmakta aynıdır. Düble yollar, son model arabalar çok güzel, yine o düble yollardaki arabalar bizim değil, gerçi zaman zaman yerli otomobil yapmak için delikanlılar aranıyor. Yapacağız diye hamasi nutuklar atılıyor. Milli araba yapımı hep baharlara erteleniyor. Bayram süresince çok trafik kazaları oldu, can kaybı mal kaybı artik günlük görme alışkanlığımız tiryakiliğimizdir. Trafik kazalarının çoğu hız, alkol, şoförün yorgunluğu, uykusuzluğu, hatalı sollama, bilgisizlik kazaların nedenidir. Trafik olaylarında cezalar caydırıcı değil, İnsan ölümlerine sebep, olmak yuvalar yıkmak sıradan bir şey olmasa gerek. Din düşmanları Kurban Bayramında kesilen kurbanların olumsuz yönlerini hem görsel hem de yazılı basında göstermeye çalıştılar. Herkes görevini yapıyor. Kurbanın varlığına inananlar ise ya kurbanlarını kendileri kestiler veya güvendikleri bir sivil toplum kuruluşuna verdiler. Her iki sınıfta hayırda yarıştılar kurban etini dağıttılar sevap aldılar. Başka hiç bir dinde, oluşumda böylesi bir ibadet anlayışını göremezsiniz.

Kurban madde yönü ile sosyal bir vakıadır. İslam coğrafyasında ülkemizde dâhil, çok Müslüman, kadın, çocuk, yaşli, genç neyime Bayram diye çığlıkları duyar gibiyim. Çok yarala bir kitle var haksiz yere çocuğu, kızı, torunu, bir yakini cezaevinde olan bayramdan nasıl lezzet aslin… Tutuklu ziyareti tam bir eza iken, polisin, gardiyanın, askerin vatandaşına güvenmemesi, yaklaşımı, çok sıkı denetimlerle, beklemelerle, suçsuz olduğu halde potansiyel suçlulukla karşılanması Bayramda nasıl bir haz alsın…  Önceki yazılarımda yazdım cezaevleri hem ziyaret hem de tutuklu için bir eza merkezleridir.  Kendim bizzat yaşadım, parmağımdaki gümüş yüzük bile çıkarılıyor, başımdaki kullahla emanet dolaplarına konuyorsa, tutuklu için dışarıdan hiç bir şey kabul edilmiyor… Yiyecek zaten yok giyecek renge göre alınıyor veya alınmıyorsa, tutuklunun zaruri ihtiyacı, kimi zengin ediyorsa sektör haline gelen kısıtlı kantinden temin ediliyorsa, bir koğuşta yirmi tutuklu kalıyorsa, bu ruh hali ile Bayramdan nasıl lezzet alinsın.

Devleti temsil edenler, devlet adına görev icra edenler, niçin halkına güvenmiyor, tepeden bakıyor sanki devlete karşı insani küstürmek için gayret veriliyor… Savaş kurbanları, boynu bükük yetimler, Parçalanmış aileler, dul kalan gözü yaşlı Anneler öz yurdunda garip olanlar Bayramda dağıtılan etin neyinden haz alsın. Kurban etinin ulaşmadığı mazlumlarda var. Dünya malı bazı Müslümanları rotadan çıkarmış, bol para vererek, zenginliğine güvenerek, süper hac, super Umre yapmakla kurtulacağını sanıyor. Bu zenginlik sarhoşluğu aile yuvalarını da zehirliyor… Zengin bayramlarda hayatta olan babasının, Annesini büyüklerinin evlerine gidip, ellerini öpmesi gerekirken, işler mimsiz medeniyetin teknoloji aracı telefonlarla hal ediliyorsa, dini duygu, geleneklerimizden kopuşun bir ifadesidir.

Siyaset arenasında 15 Yıl sonra Sayın Reis AKP sinde temizlikten, dava adamından bahsediyor. AKP Taşrada eleştirmeyi kabul etmiyor… Her yaptığım doğrudur diyor bazen pardon da diyor. AKP de değil dava adamı bulmak, geçmişin çok dava adamını da kayıp etmişiz, Din, diyanet, sosyal alanlarda onarılmaz yaralarla karşı karşıyayız. Tabloyu gül gülistan göstermek, tokluğun alametidir. Halka rağmen benim her yaptığım doğrudur demektir. Sayın Erdoğan sayesinde mevki makam kapanlar, zengin olanlar, rozetle viplerden geçenler. Bir toplumun içine dalsınlar. Tarlada çalışan güvencesiz işçileri bir görsünler. Toplumun dertleri ile ilgilensinler, çözümler üretsinler, Kemal Kılıçtaroğlu’nun atleti ile uğraşacağına, Çiftçilikle uğraşan emek veren tarlada domatesi, patlıcanı beş yüz TL. ye verirken, pazarlarda marketlerde en az iki buçuk Liraya nasıl satılıyor emek sömürüsü yapan hırsızlarla bir uğraşsınlar. Yatlarda katlarda hayat surenler, kulelerden tepeden topluma bakıp, şekil verenler Kurban Bayramını iyi geçirmiş olabilirler. Bankalara kazandırıp, mazlumları kandıran görmeyenler kimine kaşıkla, kimine ise kepçeyle verenlerde iyi bayram yapabilirler. Derdi olan yaralı olanlarda bayram yaptı demek, halktan uzak olmak demektir. Gerçek Bayramlar yapmak temennilerimle...