28 ŞUBAT NİÇİN YAPILDI? KİMLER YAPTI?
Toplumlarda iyi çığır açanlar, hayırla, kötü çığır açanlar ise nefretle anılırlar. İyi çığır açmaya çalışanların işi çok zordur, manileri çoktur, önlerine barikatlar, engeller konulabilir. Kötü çığırcıların ise böyle bir dertleri yoktur. İşleri yıkımdır, tahriptir. Yıkım ise çok kolaydır. Depremlerde saniyelik sarsıntılarla yerle yeksan olan binalar, yapımlarına gelince aylar yıllar alır. Bu bir kural ve kaidedir. Her iki alan için malzeme, araçlar lazım ki, neticeye varılsın. İyi veya kötü çığır açanların malzemeleri çürük, kalitesizde olabilir malzemesi sağlam olanlar, yapacağı bir şeyi iyi yaparlar. Malzemesi çürük olanlar ise, pisliği karla kapatırlar ki, zaman gelir pislik ortaya çıkar. Bu günlerde 28 Şubat çokça konuşuluyor, yazılıyor çiziliyor, anlatılanlar kuşdili ile anlatılıyor. At gözlüğü ile bakılıyor, kafalar kuma sokuluyor. Gerçekler tersyüz ediliyor. Her anlatımda gerçeklik payı da yok değil, bana göre eksik anlatılıyor. Şu bir gerçektir ki,28 Şubat Rahmetli Erbakan’ın şahsında Direk İslama karşı yapılan ,iç ve dış destekli bir harekettir.Konuyu anlamak için, Rahmetli Erbakan’ı çok iyi tanımak lazım biraz değinelim. Rahmetli Erbakan da insandır kusurlardan hali değildir. Çalışma ve ideolojisine bakıyoruz. Sağlam bir Müslüman, dünya menfaatleri uğruna inanç ilkelerinden taviz vermeyen bir liderdi. Tahammül gücü çok yüksek, ilkeleri: Önce Ahlak ve maneviyat/ yerli sanayi/ adil paylaşım/ İnananların birlik ve beraberliği/ yeniden büyük Türkiye/ yeni bir dünya/ Rantiye ve hortumcular/ dördüzler/ Denk bütçe/havuz sistemi/Anti emperyalizm/ D 8 ler. V.S. hatırladığım bu kelimeler Milli görüş atölyesinde şekillenerek makes bulmuştur. Var mı bu kelimeler de bir yanlış yok. Öyle ise Erbakan ne istiyor? İsteği şudur. Kalkınmak istiyorsanız önce manevi yönden kalkınacak, sonra donanacaksınız, üreteceksiniz, yerli sanayinizi kuracaksınız, Üretiminizle elde edilenden, servetten eşit bir şekilde adilce bölüşeceksiniz, İslam ülkeleri ile birlik olacaksınız, kimse sizi sömürmesin, Türkiye’nin köklü parlak bir geçmişi var, ancak bu şekilde başkalarına yem olmaz, sömürülmez, dünya lideri olabilirsiniz. Bu liderlikle sadece İslam ülkeleri değil, insanın yaşadığı her yerde huzur olsun. Kimse kimseyi sömürmesin, ezmesin, küçük görmesin, Rantiye ve hortumculukla çalışmadan, emek vermeden paradan para kazanma sanatına son verilsin, hemen hazır leşe konulmasın, Kalkınmanın, yerliliğin, maneviyatın önünde set olarak kim varsa onlar aynıdır. Bu ifadelerde yanlış var mı? Yok, kısaca Erbakan misyonu Maneviyata bağlı, ilkeli, yerli, Milli bir görüştür. Bağımsız, bağlantısız, gizli ajandasız, insanlığın kurtuluşu için bir reçete, insan sevgisi, vatan sevgisi, bayrak sevgisinin zirvesidir. Bu akımın 28 Şubatlarla bittiğini sananlar büyük gaflet içindedirler, kıyametin kopacağı ana kadar da devam edecek bu akım, birilerinin hoşuna gitmese de. Çünkü gıdasını vahiyden alır, malzemesi sağlam, insan eğitim atölyeleri cayır, cayır çalışıyor. Erbakan Hoca Müslüman olarak doğdu, yaşadı, yaşanması için mücadele etti, geride şuurlu bir nesil bırakarak, Müslüman olarak darı bekaya göçtü, ne mutlu kendisine, Erbakan’ın toplumda iz bırakan hayırlı izleri var. İnsanlara selam vermeyi ondan öğrendik, Siyonizm akımı dünyayı sömürüyor akımını ondan öğrendik, Müslüman da siyaset yapabiliri ondan öğrendik, Müslüman Dr, Prof, Vali, Kaymakam, Amir memur, Tüccar başbakan, Bakan, Cumhurbaşkanı, Milletvekili, İthalatçı, imalatçı, olabilirleri ondan öğrendik. İşte 28 Şubatı bunlar tetikledi denilebilir,28 Şubat oldu da ne oldu? Kim kazandı? Kim kayıp etti, her şey milletin gözü önünde, azgın azınlığın çoğunluğa tahakkümü böyle yerde sürünür, ülke kaynakları heba olur, ülke kayıp edebilir. Ancak yapanlar daha fazla kayıp ederler ve ediyorlar. Paşalarda maşalarda rüsvaydır.
Laik bir düzende Manevi yönü ağır olan birisi nasıl başbakan olabilir. Hakkı üstün tutan, Mazlumdan yana, Silah gücüne değil, kalem gücüne inanan, ekonomisini dış etkenlerden kurtarmaya çalışan, bir başbakan Siyonizm’in sömürü süne engel olur bu kabul edilemez, Siyonizm’in her ülkede piyonları vardır. Bunlar, Cumhurbaşkanları, gazeteciler, beşli çeteler, rektörler, özel sektörler, generaller, sözde hukukçular, hatta şeyhleri bile olabilir. Elde edilen şey sıfır. Yazık değil mi? Mevla akıl izan versin. İyilik uğruna kim çalışmışsa milletin gönlünde taht kurmuştur. İyilik karşıtları ise milletin nefreti ile devamlı yâd edilirler. Maddi manevi yönden ülkenin kalkınmasına çok bahadırlarımız var. Hepsini iftiharla yâd ederiz. Canları ile bedel ödeyenlere rahmet dileriz. Bizler asıl hesap gününe inanan insanlarız. Haklı haksız Mahkeme-i kübrada hesabını verecektir. İstenmese de, Rahmet Peygamberi, tüm saldırılara karşı Allahım bunlar bilseler yapmazlar buyurur. Bizde kötü niyetlilere Rabbimiz hidayet versin diyoruz. İrtica bahane, vurgunlar şahane...