1.VE 2. DARBE GİRİŞİMİYLE YAPILMAK İSTENENLER

1.VE 2. DARBE GİRİŞİMİYLE YAPILMAK İSTENENLER


Tarih tekerrürden ibarettir, derler. Aynen öyle… Bundan yaklaşık 2,5 yıl önce, 17-25 Aralık 1. Darbe girişimi münasebetiyle yapılmak istenenleri kaleme almıştım. Bu yazı Yeni Urfa Gazetesi ve Balıklı göl.com haber sitesinde yayınlanmıştı. Yazı yeniden okunduğunda, 15 Temmuz darbecileri ile 17-25 Aralık darbecilerinin aynı kaynaktan beslendikleri görülecektir. 14 Ocak 2014 tarihli yazıyı aynen sizlere sunuyorum.

DARBECİLER 17 ARALIKTA NE YAPMAK İSTİYORLARDI?
17 Aralık operasyonu ile ön görülen siyasi ve ekonomik sonuçlar korkunç düzeyde…… Denilebilir ki, Cumhuriyet tarihi boyunca hiç kimse tarafından böyle bir deprem ön görülmemiştir. Peki, bu tahribatı planlayanlar ne yapmak istiyorlardı?
1) Her şeyden önce yargıda ve emniyette yuvalanan gizli teşkilatın üyeleri, Türkiye’deki, hatta dünyadaki siyasi durumu etkilemek için bir operasyon planlamışlar. Adamlar tam muvaffak olamadılar ama tahribat kolay olduğu için hem iç siyasette, hem dış politikada, hem de ekonomide ülkeye büyük zararlar verdiler.
2) Esas amaçları 30 Mart 2014’te yapılacak olan yerel seçimleri etkilemekti. Plana göre yolsuzluk ve rüşvet operasyonlarıyla halkın nazarında rezil duruma düşecek olan hükümet ya istifa edecek, ya da seçimlerde hezimete uğrayıp piyasadan çekilecek ve Sayın Erdoğan tutuklanacaktı.
3) Planın, hükümetin moralini bozacak ve iş yapamaz hale getirecek olan siyasi sonuçlarından birisi ve belki de en önemlisi İstanbul, Ankara ve İzmir Büyük Şehir Belediyelerini Ak Parti’ye kaptırmamaktı. Dikkat edin; Eski bir MHP’li Ankara’da, CHP’den ihraç edilen bir şahıs da İstanbul’da CHP’den aday gösteriliyor. İstanbul CHP adayı da, “”F. Gülen Hoca beni evladı gibi sever”” mesajını veriyor.
4) Ak Partinin oylarını aşağıya çekip Erdoğan’ın cumhurbaşkanı olmasını engellemek, hatta Cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesini öngören kanunu iptal ettirmekti.
5) Planın önemli sonuçlarından birisi de hiç şüphesiz ekonomikti. Hesaplara göre Türkiye ekonomisi bir anda çökecek; hükümet uluslararası arenada kredi bulamaz hale gelecek ve ülke yönetilemez bir duruma düşecekti. Bu kaos ortamı da hükümetin işbaşından uzaklaştırılması için etkili bir baskı unsuru olacaktı. Hainlerin bu planı kısmen tuttu da…… Nitekim faizde ve dövizdeki yükseliş ile Borsadaki görülmemiş düşüş bunun bir göstergesidir. Türkiye’nin milli ekonomisinin toplam zararı 120 milyar dolar…
6) Planın en önemli sonuçlarından birisi de Ak Parti’de yaşanacak yaprak dökümüydü. Yaklaşık olarak üç dönemini tamamladığı için bir daha seçilemeyecek olan 75 Milletvekili ile bunların rüzgârına kapılacak olan 25 Milletvekili, toplamda 100 Milletvekili istifa edecek, böylece hükümet meclisteki çoğunluğunu kaybedecek ve yeni bir hükümet kurulacaktı. Yeni kurulacak olan bu hükümet CHP, MHP ve Ak Partiden ayrılacak olan 100 Milletvekilinden oluşacaktı. Bunların toplamı da 300’dür ve bir hükümetin oluşması için yeterli bir sayıdır.
7) Bu ısmarlama hükümetin yapacağı öncelikli işlerden birisi dershanelerin kapatılmasını önlemek ve devlet bürokrasisinde yar alan cemaat mensuplarına dokunmamaktı.
Şimdi 17 Aralık operasyonlarının sadece bir rüşvet ve yolsuzluk operasyonu olduğunu söylemek mümkün müdür? Bu operasyonların sadece bir rüşvet ve yolsuzluk operasyonu olduğunu savunan medya ve bu medyanın arkasında duranlar bugünkü siyasi ve ekonomik tabloyu ne ile izah edeceklerdir? 120 milyar dolarlık halkın milli servetini heba eden bu operasyonların arkasında durmak hıyanet değil midir? Vatanperver olan bir insan böyle bir tablonun yanında durabilir mi?
”Bırakın yargı işini yapsın. Hükümet de yargı önünde hesap versin. Hükümetin müdahalesi yüzünden işler bu raddeye gelmiştir” denilebilir.”
Eğer yargı siyasi bir karar veriyorsa bu normal bir yargı kararı olamaz. Kaldı ki, yargının geçmişi çok masum değildir. 367 kararını hiç kimse unutmuş değildir. Hırant Dinkin katil zanlılarını serbest bırakan bu yargı değil mi? Katsayı rezaleti ile ilgili kararları veren Danıştay değil miydi? Geçmişi bu kadar şaibelerle dolu olan bir yargının 2010 referandumundan sonra yeni bir vesayetin (cemaat) altına girmemiş olduğunu kim garanti edebilir? Dolayısıyla hükümete çekilen bu operasyonların amacı, yetim hakkını savunmak ve yolsuzlukları önlemek değil, siyasi sonuçlar almaktır ve bugün herkes bunu görebiliyor.
Not: 15Temmuz darbe girişimiyle gözü kör ve kalbi mühürlü olanlar dışında, bu meseleyi herkes anladı.